18 Eylül 2011 Pazar

Propolis Hangi Hastalıklar İçin Kullanılabilir?

Propolisin doğal bir antibiyotik olduğu, bağışıklığı önemli ölçüde artırdığı, fagosit fonksiyonlarını hızlandırdığı, vücudun antikor salgılayarak hastalıkları önlediği de bildirilmektedir. Propolisin anestetik etkisi de olduğu ve ilaçların etkinliklerini artırdığı da söylenmektedir. Sentetik antibiyotiklerin aksine uzun süre kullanımı propolis zararlı bakterilerde direnç oluşturmamakta, yararlı bakterileri de olumsuz olarak etkilememektedir. Bu nedenle ender bulunan propolis, geniş spektrumlu antibiyotik olarak kabul edilmektedir.




Klinik çalışmalarda propolisin comedo, beriberi, shingles, zosfer psorias, deri ülserine karşı çok etkili olduğunu göstermiştir. Propolis ayrıca ağız yaraları, periodonditis, diş ağrısı, rhinitis, mide ülseri, nefrit, idrar yolları enfeksiyonu, influenza, diare, polypus, özellikle kanser ve diğer birçok hastalıkta da başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Herhangi bir yan etkisi yoktur.Özetle propolis, bu yüzyılda keşfedilen en mükemmel doğal ilaçtır.Propolisin Biyolojik Aktiviteleri

Arılar tarafından doğadan toplanan propolis, insan sağlığı ve yaşam açısından son derece önemli bir maddedir. İnsanlar eski çağlardan günümüze kadar çeşitli enfeksiyonların tedavisinde doğadan toplanan propolisten yararlanmayı bilmişlerdir. Propolisin cerrahi müdahalelerde tıbbi mum yerine, savaşlarda yara ve dokuların iyileştirilmesinde vazelinle karıştırılarak merhem olarak kullanıldığı bildirilmektedir.



İnsanların üretemediği önemli ürünlerden olan propolis, bu yüzyılda keşfedilen en mükemmel doğal ilaçtır. Tıp alanında çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır. Propolis tıbbi etki açısından antibakterial, antiviral, antiseptik, antifungal ve antibiyotik özellik taşıması yapılan bilimsel çalışmalarla belirlenmiştir. Propolisin yapısında bulunan ve büyük önem taşıyan flavanoidler ve terpenler oldukça kuvvetli antioksidan ve antisteril etkili bileşiklerdir. Organik çözücülerde çözülen bileşik guruplar içerisinde flavanoidler en önemli gurubu oluşturmaktadır.



Flavanoidler, bitkilerin hemen her kısmında ve çok fazla sayıda bulunan pigment içeren maddedir. Bazı flavanoidler arının tükürük salgılarına karışan enzimlerle değişikliğe uğramaktadırlar. Flavanoidlerin bazıları çok çeşitli bakteri türlerine etkili olmaktadır. Flavanoidlerin kalp-damar sistemi üzerine olumlu etkileri olduğu; kan dolaşımını düzenlediği; kılcal damar çatlamalarını azalttığı; mide mukozasını ülsere karşı koruduğu; mide yaralarını küçülttüğü; iç salgı sistemini düzenlediği ve halsizliğe karşı olumlu etkisi olduğu belirlenmiştir.



Organik çözücülerde çözülen önemli diğer bir gurup sinamik asit ve türevleri oluşturmaktadır. Bunlardan fülerik asit, gram(+) ve gram(-) bakterilerine karşı güçlü antibiyotik özelliği göstermektedir. Pıhtılaşmayı hızlandırarak yaraları hızla iyileştirdiği, cilt rahatsızlıklarında merhem şeklinde kullanımın çok olumlu sonuçlar verdiği ortaya konulmuştur.



Tropik propolislerde bulunmayan kafeik asitin, antimikotik, antiviral etkileri yanında kuersetin ve luteolin maddeleri ile birlikte kansere karşı etkili olduğu bildirilmektedir. Antibiyotiklerle birlikte kullanıldığında bu ilaçların etkisini artırdığı, anestetik, antioksidatif etki gösterdiği, ikinci derecede yanıkların tedavisinde olumlu sonuçlar verdiği, çimlenmeyi engellediği ve güçlü bir antiseptik olduğu belirlenmiştir.



Propolisin içerisinde bulunan kafeik asit başta olmak üzere bazı bileşiklerin özellikle uçuk ve grip etmeni bazı virüs türleri üzerinde etkili olduğu; kafeik asittin antitümer özellik taşıdığı ve bu nedenle akciğer kanserine karşı etkili olduğu bulunmuştur. Özellikle üst solunum yolları ve orta kulak enfeksiyonlarında, ağız yaralarında , mide gastrit ve on iki parmak bağırsağı ülserinde tedavi edici özellik gösterir. Propolis vücut fonksiyonları için gerekli bakterilere zarar vermeden enfeksiyonlara karşı, virüs öldürücü ve bakteri saldırılarını önleyici olarak insan ve hayvanlar üzerinde etkili olmaktadır.



Propolisin içerdiği bioflavoidin iltihaplara karşı etkili olduğu ve vücudun güçlenmesinde önemli bir rol oynadığı Avrupa’ da yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Japonya’da yapılan klinik çalışmalar sonunda propolisin 3-12 ay süre ile sürekli alınmasının çeşitli internel kanser hücrelerini devitalize ettiği saplanmıştır. Bu nedenle propolis canlılar için büyük tehlike yaratan kanser hastalıklarının önlenmesinde önemli bir yere sahiptir.



Propolisin kanserin semptomatik koşullarından olan hücre bölünmesinin kontrolünde önemli rol aldığı belirlenmiştir. Hipertansiyon, damar sertliği ve kroner kalp hastalıklarının tedavisinde 30 gün süre ile 3 kez alınan 300 mg propolisin olumlu etkiler verdiği, yapılan klinik çalışmalarla kanıtlanmıştır. Eski Sovyetler Birliği’nde verem hastalığının iyileştirilmesinde hastalara 4 aydan 10 aya kadar 3 kez propolis verilmiş, olumlu sonuçlar alınmıştır. Romanya’da ülser tedavisinde, Rusya’da ameliyat öncesi ve sonrası enfeksiyonu önlemek ve ateş yükselmesini önlemek için hastalara propolis verilmektedir. Propolis histamin ve serotonin kaynağı olarak, vücudun herhangi bir alerjiye karşı mücadelesi için gereklidir. Histamin ve serotonin doku hormonları olup, direkt hücrelerde kalır. Alerji yapan madde hücre dışında kendisini bağladığında, bu iki madde alerjik reaksiyona neden olmaktadır. Yapılması gereken, bu maddelerin sızıntısını engellemektir ve bu da propoliste bulunan biofalavoidin alınması ile gerçekleşmektedir.



İnternetten Derleme- Alıntı







http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/



www.organikbal.com

Hiç yorum yok: