Bal makineleri olarak yaratılan küçük bal arıları vasıtasıyla bizlere ikram edilen harika besinlerden biri de “polen” dediğimiz çiçek tozlarıdır. Polen; Yeryüzünde bulunan binlerce tür çiçeğin cinsiyet hücreleri olup, bitkiler bu tozlar sayesinde nesillerinin devamını sağlarlar. Allâh-û Teâla Hicr Suresi 22. âyet-i kerimesinde; “ Biz rüzgârları (Çiçekten çiçeğe polenleri-çiçek tozlarını uçurarak) aşılayıcı olarak gönderdik.” buyurmaktadır.
Balarıları da bitkilerin üremesinde aktif rol oynayan taşıyıcılardandır. Balarıları, çiçekli bitkilerden bal özü (nektar) toplarken aynı zamanda çiçek tozlarını yani polen zerreciklerini de arka bacaklarındaki polen sepetçiklerine doldururlar. Bu tozlar arılar tarafından kovana getirilirken özel bir madde ile yapıştırılarak polen tanecikleri haline getirilir. (Her bir polen taneciği yüz bin ila beş milyon adet polen zerreciğinden oluşmuştur.)
Petek gözlerine depo edilen zengin vitamin, mineral madde ve protein kaynağı olan bu harika besin ile arılar yavrularını besler. Başka bir deyişle “Polen, arıların ekmeğidir.” Bu nedenle polene “arı ekmeği” ve bazen “ambrosia” denir. Arı sadece bal yiyerek hayatını sürdürebilir fakat yeni oluşacak ve gelişecek yavru için polen şarttır.
Bitkilerin üremeleri için polenlerin aynı türden diğer bitkilere taşınmaları gerekir. Bu taşınma böceklerle veya rüzgarla olur. Bal arılarının çiçek nektarlarını toplarken, çiçeklerin üreme hücreleri olan polen zerreciklerini de arka bacaklarında toplayarak yavrularına yedirmek üzere kovana taşırlar Böylelikle arılar çiçeklerin tozlaşmasını sağlayan taşıyıcılardan olduğu için bitkilerin üremesine de aktif katkıda bulunurlar.
Bir an için arıların olmadığını düşünürsek bitkilerde tozlaşma olmayacağı için bitkilerin üremesi duracak ve insanoğlu açlık nedeniyle yok olacaktır Buna işaret için ünlü bilim adamı Albert Einstein “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insan sadece 4 yıl yaşayabilir.” demiştir.
Bazı bitkilerin kokulu, parlak ve nektarlı polenleri vardır. Arılar ve böcekler tarafından taşınan, çapları ortalama olarak 100 mikron olan polenler, alerji bakımından o kadar önemli değildir. Bunların hem sayıları azdır hem de solunum yollarına giremeyecek kadar büyüktürler. Ayrıca bu polenlerin yapıları balmumu gibi olduğundan, bir böceğin ayağına veya bir bitkinin yüzeyine kolayca yapışırlar ve atmosfer havasına karışmazlar.
Alerjik hastalıklar bakımından asıl önemli olanlar, 20-60 mikron büyüklüğünde ve rüzgarın etkisiyle çok uzak mesafelere taşınabilen polenlerdir. Bu boyutlardaki polenler rüzgar, yağmur, kuruluk, nem, vb. meteorolojik faktörlerin etkisiyle birkaç mikronluk çok daha küçük taneciklere parçalanırlar. Akçaağaç, dişbudak, ıhlamur gibi ağaçların hem böceklerle taşınan büyük polenleri, hem de rüzgarla taşınan küçük polenleri vardır.
Polen, arıların 200 ila 3000 arası çiçekten toplayarak, kanatlarında kovana getirdikleri bitkinin erkek üreme hücresi olan doğa harikası bir bitki özüdür. Polenin çok yüksek besin değerli olduğu keşfedildikten sonra kovanların girişlerine polen tuzakları yerleştirilmiş ve bu sayede arıyı rahatsız etmeden kovandaki polen stokları toplanmaya başlanmıştır. Arıların kovana girişlerinde kanatlarından tuzaklara düşen polen, natürel kurutma sistemiyle kurutulur ve çok kıymetli bir besin haline gelir.
Polen, metabolizmamız için çok değerli temel maddeler içerir. Organizmamızı zinde tutmak ve dengeli beslenmek için vücudun ihtiyacı olan eksik maddeleri tamamlamak ve korumak açılarından yaşamsal önem taşımaktadır. Polenler renk, şekil ve içerikleri bakımından büyük farklılıklar gösterirler.
Polenlerin %80′i sarıdır. Bunun dışında siyah, kırmızı, mor, pembe, eflatun vb. renklerde polene rastlamak da mümkündür. Polene bu renkleri veren renk maddeleridir. Bu renk maddelerden karotenoidler başlıcı a-karoten, b-karoten, lycopin, xanthophyl ve zeaksonthinden ibarettir.
Klorofil varlığına polende rastlanılmamıştır. Polende ortalama %25 protein vardır. Protein miktarı polenin türüne, yöresine, toplama sistemine göre farklılıklar göstermektedir.
Polen bilim dalı Patinoloji’dir.
7 Ağustos 2011 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder