tag:blogger.com,1999:blog-40884431923583975132024-03-05T17:56:00.504-08:00Arıcılık ve Arı ÜrünleriArıcılık ve arı ürünlerine dair her her şey konuşulur, yazılır, çizilir ,tarışılır.Böylece HAKİKATE GİDEN YOLDA mesafa ket etmiş oluruz.
Lütfen hakikati incitmeyiniz.Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.comBlogger91125truetag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-51124674909298391452012-08-12T01:40:00.001-07:002012-08-12T01:40:38.533-07:00Koloniye Ana Arı Nasıl Verilir?<br />
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px; text-align: justify;">
<span style="font-size: x-small;"> İlk önce kovanda ana arının olmadığından emin olmak için kovan açılıp kontol edilmelidir. Ana arının olmadığını anlamak için kovanda ana arı görülemiyorsa günlük yavru kontrolü yapılmalıdır. Günlük yavru yoksa muhtemelen ana arı da yoktur.</span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px; text-align: center;">
<span style="font-size: x-small;"><br /></span><span style="font-size: x-small;"><img align="middle" alt="" height="229" src="http://www.xn--anaar-r4a.com/userfiles/image/GNLK_1~1.JPG" width="320" /></span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px; text-align: center;">
<span style="font-size: x-small;">Kovandaki Bal Arısının günlük yavru şekli</span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px; text-align: justify;">
<span style="font-size: x-small;">Ana arısı olmayan kovanda arı kolonileri pek polen taşımaz, uçuş tahtası önünde telaşlı telaşlı sağa-sola hareket eder,kovan kapağını açıp kontrol sırasında kovan içinde büyük bir uğultu olur. Ana arısı olan kovandan gelen ses daha incedir. Arı kolonisi düzenli çalışır ve dışardan düzenli olarak polen getirir. </span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px; text-align: center;">
<span style="font-size: x-small;"><img alt="" height="300" src="http://www.xn--anaar-r4a.com/userfiles/image/polen6.jpg" width="400" /><br />Düzenli polen taşıyan arı kolonisi resmi</span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px; text-align: justify;">
<span style="font-size: x-small;"> Ana arıyı kovana verirken ilk önce kovana gülsuyu veya sarımsak suyu verilip kovandaki eski ana arının kokusu giderilmelidir. Kovana koku verilirken doğal koku verilmelidir. Kimyasal maddelerle yapılan kokulardan ,parfümlerden kullanılmamalıdır. Kafesin içindeki yeni ana kafesiyle beraber kovanda 3-4 gün bekletilmeli,3-4 gün geçtikten sonra tekrardan kovan kontol edilmelidir.Kontrol esnasında kovanda yüksük denilen arıcıların tabiriyle ana memesi olup olmadığına bakılmalıdır. Şayet kovanda ana memesi varsa ana memeleri temizlenmeli yani ana memeleri iptal edilmeli veya alınmalıdır. Ondan sonra yeni ana arının bulunduğu kafeste kekin olduğu bölümün ağzı açılmalı ve kovan kapatılmalıdır. Yaklaşık 3-4 gün sonra kovan tekrar açılıp kontrol edilmeli acaba kovandaki koloni yeni ana arıyı kabul etmiş mi muhtemelen kabul etmiş olur. </span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px; text-align: center;">
<img alt="" height="279" src="http://www.xn--anaar-r4a.com/userfiles/image/8.JPG" width="320" /><br />
<span style="font-size: small;">işçi bal arısının larva ve pupa hali</span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px; text-align: justify;">
<span style="font-size: x-small;"> Yeni ana arı verilen kovana ana arı yumurtlayana kadar asla şurup-şerbet verilmemelidir. Ana arı yumurtlamadan şurup verilirse işçi arılar ana arıyı yumurtlamaya zorlucaktır bu esnada ana arı yumurtlamazsa işçi arılar,ana arıyı öldürmeye teşebbüs edebillirler.Bundan dolayı ana arı yumurtlayana kadar şurup verilmemelidir. Arı keki verilebilir. Ana arı yumurtlamaya başladıktan sonra şurup verilebilir.<br /><br /><strong> Ana Arısı Olan Kovana Yeni Ana Arı Vermek:<br /> </strong>Kovandaki ana arı kısırlaşmış,seyrek yavru atmaya başlamış ve yaşlanmışsa bu kovana yeni ana arı verilmelidir.<br /> Yeni ana verilirken eski ana öldürülüp kovanın içine atılır veya tamamen dışarı atılılır. Eski ana kovandan alındıktan sonra işçi arılar yeni anaarı üretmek için günlük yavrudan hemen ana memesi takmaya başlayacaktır. Onun için kovana yeni ana verirken ilk önce kovana doğal koku verilmeli ve yeni ana arı,3-4 gün kafesin içinde kovanda bekletilmelidir. Kovanda muhtmelen yüksük şeklinde olan ana memeleri temizlenmelidir. Ana memeleri alındıktan sonra yeni ana arının bulunduğu kafesin kek bölümünün ağzı açılmalıdır. İşçi arılar kafeste bulunan keki iki-üç gün içinde yiyip ana arıyı kafesten çıkarırlar.</span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px; text-align: justify;">
<span style="font-size: x-small;">Anonim</span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px;">
<span style="font-size: x-small;"><br /></span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px;">
<span style="font-size: x-small;"><br /></span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px;">
<span style="font-size: x-small;"><br /></span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px;">
<span style="font-size: x-small;"><br /></span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, serif; font-size: 11px;">
<span style="font-size: x-small;">www.aricilikmalzemeleri.web.tr<br /><br /></span></div>Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-23800217730903916852012-08-11T17:47:00.003-07:002012-08-11T17:47:46.178-07:00Ana Arı Üretimi<br />
<div style="background-color: white; font-family: arial, helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 1.4em; margin-bottom: 5px; margin-top: 5px; padding: 0px;">
Koloni sayısının artırılması için yapılan bölmelerde, ana veya oğul verme hazırlığı yapan kolonilerde ve anasız kolonilerde doğal koşullarda ana arı yüksükleri üretilmektedir. Bunların kullanılması ise kalitesiz ana arı yetişmesine, genotipin bozulmasına ve üretimin düşmesine yol açmaktadır. <br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Kontrollü ana arı üretimi için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir (Miller yöntemi, Smith yöntemi, Alley yöntemi, Doolittle yöntemi). Bu yöntemlerin hepsi uygun damızlık seçimi, yüksük üretimi ve çiftleştirme aşamalarını kapsar.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" /><strong style="margin: 0px; padding: 0px;">Doolittle (Larva Transfer) Metodu</strong><br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Ticari amaçlı ana arı üretimi için en fazla kullanılanıdır.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Günümüze kadar gelişerek gelen bu yöntemin esası; damızlık kolonilerden alınan peteklerdeki işçi arı gözlerinde bulunan uygun yaştaki larvaların özel gereçlerle alınarak önceden hazırlanmış olan temel yüksüklere aktarılmasıdır. Transferden (aşılama) önce, gerekli malzemeler ve kullanılacak koloniler hazırlanmış olmalıdır.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Temel yüksüklerin hazırlanması: Temel yüksükler, genelde bir tahta kalıp yardımı ile 8-9 mm çapında, 10 mm derinliğinde ve en az 1 mm kalınlıkta olacak şekilde saf balmumundan yapılır. Balmumu çift cidarlı mum eritme kabında eritilir. Ana arı yüksük kalıbı önce bir kap içinde bulunan suya ve ardından eritilmiş balmumuna 1 cm derinliğinde batırılır. İstenilen kalınlığa erişmek için işlem, mumun sıcaklığına göre birkaç kez tekrarlanır. Muma batırılmış yüksük kabı üzerine, önceden eritilmiş balmumu dökülüp hazırlanmış çıtanın üzerine konur. Eritilmiş balmumuyla çıtaya tutturulur. Bir süre bekletildikten sonra soğuk suya batırılır ve yüksük kalıbının çekilip alınmasıyla yüksük hazırlama işlemi tamamlanmış olur.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" /><strong style="margin: 0px; padding: 0px;">Taşıyıcı çerçeve:</strong> <br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Boş bir çerçeve içerisine eşit mesafelerle genellikle 3 temel yüksük çıtası olacak şekilde hazırlanır. Bu çıtalar, kendi ekseni etrafında dönebilecek şekilde veya çerçeve içerisinde çıtaların yeri oyularak (birbirlerine geçmeli) hazırlanabilir. Çerçevedeki her bir çıtada 15 ana arı yüksüğü olmak üzere tüm çerçevede 45 yüksük bulunmaktadır.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" /><br style="margin: 0px; padding: 0px;" /><strong style="margin: 0px; padding: 0px;">Larva transfer kaşığı:</strong> <br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Hazır olarak temin edilebildiği gibi çelik tellerin ucu yassılaştırılarak da<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />yapılabilir. Larva transfer kaşığının ucu larva ile birlikte bir miktar arı sütü alabilecek büyüklükte ve transfer<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />sırasında larvayı zedelemeyecek şekilde pürüzsüz olmalıdır.</div>
<div style="background-color: white; font-family: arial, helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 1.4em; margin-bottom: 5px; margin-top: 5px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; padding: 0px;">Larva transfer (aşılama) işlemi:</strong> <br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Larva transferi, yöntemin en önemli safhasıdır. Bu safhada damızlık kovanlardan 18-24 saatlik larvalar, larva transfer kaşığıyla zarar görmeyecek şekilde alınarak, önceden hazırlanmış temel yüksüklere transfer edilir. Aktarma sırasında transfer kaşığının yassı kısmı larvanın altına daldırılarak alınır. Larva bir günlük iken “c” şeklindedir. Transfer anında larvanın bu şeklini muhafaza etmesi sağlanmalıdır. Transfer edilecek larvaların yumurtadan yeni çıkmış bir günlük larvalar olmasına dikkat edilmelidir. Larvanın yaşıyöntemin başarısı üzerine doğrudan etkilidir. İki-üç günlük larvalar transfer edildiğinde larvaların yaşlı olması nedeniyle üretilen ana arıların kalitesi de düşmektedir. Aşılama öncesinde ana arı yüksükleri içerisine birer damla 1/1 oranında su ile seyreltilmiş arı sütü konulması, aşılama randımanını artırmaktadır. Aşılama işleminin sabahları nemli bir ortamda yapılmasında yarar vardır. Nemin % 55, sıcaklığın 28-32 °C arasında olması aranan ideal şartlardır. Ayrıca larvalar doğrudan güneş ışınlarına maruz bırakılmamalıdır. Kuruma ve üşüme söz konusu olmadan larvalar başlatıcı kovanlara verilmelidir.</div>
<div style="background-color: white; font-family: arial, helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 1.4em; margin-bottom: 5px; margin-top: 5px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; padding: 0px;">Başlatıcı koloninin hazırlanması: </strong>Başlatıcı koloniler; ana arısı olmayan, 24-36 saatlik bol miktarda genç larvaya ve bunları besleyecek 5-15 günlük zengin işçi arı kadrosuna sahip, yüksek kaliteli polen ve bal bulunan güçlü kovanlardır. Aşılanan larvalar ilk 10 gün süresince bu kovanın genç işçi arıları tarafından beslenmektedir. Besine fazla ihtiyaç duyulması nedeniyle bu koloniye şeker şurubu verilmeli ve haftada bir defa genç larvalı ve genç işçi arılı çerçeveler takviye edilerek boş petekler alınmalıdır. Kolonide kuluçka sıcaklığının 30-35 °C ve kovan dışı çevre şartlarının da elverişli olması gereklidir. Başlangıç kolonilerinde<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />petek düzenlemesi mutlaka yapılmalıdır. Düzenleme ballı çerçeve; kapalı yavrulu çerçeve, genç larvalı çerçeve, transfer çerçevesi, polenli çerçeve, kapalı yavrulu çerçeve ve ballı çerçeveyi içerecek şekilde olmalıdır. Larva transfer edilen taşıyıcı çerçeve, genç larvalı ve polenli petek arasına konulmalıdır. Çünkü, genç larvaların salgıladıkları “yavru feromonu”; arı sütü veren genç işçi arıları aşılama çerçevesinin konulduğu alana toplayarak, transfer edilen larvaların gerekli miktarda beslenmesini sağlar. Polenli petek de yavruların gelişmesi için gereklidir. Başlangıç kolonisine genç işçi arıların yoğunluğuna paralel olarak 30-60 arasında değişen temel yüksük verilir. Larva transferinin 10. gününde larvalar bu kolonilerden alınarak çiftleştirme kolonilerine dağıtılır.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Çiftleştirme kovanlarının hazırlanması: Olgunlaşmış ana arı yüksükleri (ruşet) dağıtım işleminden 2 gün önce üretim kolonisinden alınmalıdır. Çiftleştirme kolonilerinin içine gerekli kek ve kabartılmış petekler yerleştirildikten sonra, normal kolonilerdeki genç işçi arılardan bir çıta arı ruşetler içerisine silkelenir ve arılıktan 5 km uzakta bir yere taşınır. Burada bir hafta beslendikten sonra tekrar arılığa getirilerek uygun yerlere yerleştirilir. Yerleştirme düzeni yapılırken çiftleşme uçuşundan dönen ana arıların kovanlarını şaşırmamaları için ruşetlerin belli yerlere, belli bir düzen içerisinde konulması gerekir. Çiftleştirme kolonilerinde kek sürekli olarak bulundurulmalıdır. Başlangıç kovanından alınan yüksükler sarsılmadan ve güneş ışığına maruz kalmadan her çiftleştirme kovanına bir tane verilmelidir. Yüksükler ruşetlere<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />verildikten iki gün sonra ana arı, yüksük tabanını yüzük şeklinde keserek çıkar.</div>
<div style="background-color: white; font-family: arial, helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 1.4em; margin-bottom: 5px; margin-top: 5px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; padding: 0px;">Çiftleşme:</strong> <br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Ana arı, ana yüksüğünden çıktıktan 3-5 gün sonra eşeysel olgunluğa ulaşır ve çiftleşme uçuşuna çıkar. Hava iyi değilse çiftleşme uçuşu 2 veya 3 hafta gecikeceğinden başarılı bir çiftleşme yapma olasılığı da azalır. Bu durumlarda ana arı çiftleşme uçuşuna çıkmadan önce 3-5 günlükken birkaç kez keşif uçuşuna çıkar. Çiftleşme bir günde tamamlanır. Ancak çeşitli sebeplerden dolayı ana arı yeterli spermayı toplayamamışsa ilk çiftleşmeyi takip eden günde tekrar çiftleşme uçuşuna çıkar. Yeterli miktarda sperma toplayan ana arı ömrü boyunca bir daha çiftleşme uçuşuna çıkmaz. Kovana dönüp yumurtladıktan sonra, oğul vermediği sürece kovandan dışarı çıkmaz. Çiftleşme; havanın açık, güneşli ve rüzgarsız olduğu günlerde genellikle öğleden sonra 14:00-16:00 saatleri arasında 10-30 metre yükseklikte gerçekleşir. Ana arı çıkardığı sesler ve ürettiği<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />feromonlar sayesinde erkek arıları cezbeder. Erkek arılar ana arıyı havada bularak çiftleşmeyi gerçekleştirirler. <br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Ana arı yeterli miktarda sperma alana kadar (spermatheca kesesini doldurana kadar) 8-10 erkek arı ile çiftleşebilir. Ergin hale gelen ana arının yumurtalıkları çok iyi gelişmiş ve abdomenin içini tamamen kaplamıştır. Çiftleşmeden 2-3 gün sonra yumurtlamaya başlar. Ana arı en verimli olduğu ilk iki yıl boyunca ilkbahar ve yaz aylarında günde ortalama olarak 1500-2000 yumurta bırakabilir.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" /><strong style="margin: 0px; padding: 0px;"> <br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Ana arıların kafese alınması:</strong> <br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Ana arılar çiftleştikten sonra talebin olduğu bölgelere, küçük tahta veya plastik kafeslerde 8-10 adet refakatçi işçi arı ile birlikte gönderilir. Kafesin içerisine bir miktar kek ve çok sıcak havalarda ıslak bir sünger parçası da ilave edilir.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Arıcılığımızın önemli sorunlarından biri, kaliteli ana arıların yetiştirilip üreticilere dağıtılamamasıdır.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Günümüzde bilinçli bir şekilde ana arı yetiştiriciliği uygulaması yapılmamakta ve özellikle gezginci arıcılık uygulaması ile sürekli olarak olumlu veya olumsuz yönde doğal melezlemeye neden olunmaktadır. Bu da elde bulunan çok değerli gen kaynaklarını giderek birbirinden ayrılamaz duruma getirmektedir. Bu nedenle bölgesel koşullara uyum göstermiş ırk veya varyetelerimizin birbirinden soyutlanarak, kısa sürede kendi içerisinde yüksek verimli hatlardan ana arı yetiştirilmesi gerekmektedir. Böylelikle üreticilerin yüksek verimli damızlık sorunları çözülebileceği gibi koloni başına düşen üretimin de yüksek olması sağlanacaktır. Arı ürünlerinden iyi yarar sağlanması kontrollü ana arı yetiştirilmesi ve bu anaların kullanılması ile mümkündür. Ancak ana arı üretimi uzmanlık gerektiren bir üretim dalıdır. Ülkemizdeki arıcılığın önemli sorunlarından olan ana arı yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması için gerekli girişimlerde bulunulmalı ve bu üretim dalına teşvikler sağlanmalıdır. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsünde, İzmir yöresi bal arılarından saf hat oluşturma çalışmaları devam etmektedir. Enstitüde kaliteli İtalyan melezi ana arılar da üretilerek arıcılara tahsis edilmektedir. İtalyan<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />melezlerinde yerli ırklarımıza göre bal verimi ve yavrulu petek sayısı daha fazladır. Akdeniz iklimine uygun bu<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />arılar hırçınlık yönünden de ıslah edilmiş ırklardır. Ayrıca, Enstitüde ana arı kafesi ve ana arıların kabul oranlarını<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />artırmak için ana arı gömme kafesleri üreticilerimizin istifadesine sunulmaktadır.</div>
<div style="background-color: white; font-family: arial, helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 1.4em; margin-bottom: 5px; margin-top: 5px; padding: 0px;">
Anonim</div>
<div style="background-color: white; font-family: arial, helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 1.4em; margin-bottom: 5px; margin-top: 5px; padding: 0px;">
www.aricilikmalzemeleri.web.tr</div>
<div style="background-color: white; font-family: arial, helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 1.4em; margin-bottom: 5px; margin-top: 5px; padding: 0px;">
<br /></div>Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-89261225078905495242012-08-09T07:46:00.002-07:002012-08-09T07:46:15.896-07:00Kafkas Arısı<br />
<h3 style="background-color: white; border: 0px; clear: both; color: #454569; display: inline-block; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 20px; font-weight: normal; margin: 10px 0px 5px; padding: 0px; position: relative;">
Kafkas Arısı</h3>
<span style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px;"></span><a href="http://erdalodabas.blogcu.com/kafkas-arisi/12867685#edittitle" id="edittitle" name="edittile" style="background-color: white; border: 0px; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; margin: 0px; padding: 0px; text-decoration: none;"></a><span style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px;"></span><div class="clear" style="background-color: white; border: 0px; clear: both; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; margin: 0px; padding: 0px;">
</div>
<div class="color-454545 mb10 entrycontent" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; padding: 0px; text-align: justify;">
</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong style="border: 0px; color: black; font-family: arial, helvetica, sans-serif; font-style: inherit; margin: 0px; padding: 0px;">Kafkas arısı (A. m. caucasica Gorb.):</strong><br style="border: 0px; color: black; font-family: arial, helvetica, sans-serif; margin: 0px; padding: 0px;" /><strong style="border: 0px; color: black; font-family: arial, helvetica, sans-serif; font-style: inherit; margin: 0px; padding: 0px;">MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ</strong><br style="border: 0px; color: black; font-family: arial, helvetica, sans-serif; margin: 0px; padding: 0px;" /><span style="border: 0px; color: black; font-family: arial, helvetica, sans-serif; margin: 0px; padding: 0px;">Kafkas arısının (Apis mellifera Caucasica) ana yurdu Kafkasların dağlık bölgesidir. Kafkasların alçak ovalarında sarı abdomen halkalı olan Apis mellifera Remipes alanlarına kadar değisik lokal formları bulunmakla birlikte bizi ilgilendiren, dağ arısı da denen yüksek rakımlı bölgelerin uzun ve karlı kısına adapte olmuş siyah renkli arılardır. Diğer arılardan daha iridirler. Gözden çıkan isçi arıların ağırlıkları 70 – 80 mg’dır. Kitin esmer renktedir. Geçit formlarının ilk abdomen halkasındaki iki adet kahverengi leke bulunur. Dağlık yöre Kafkaslarının tüm abdomen halkaları siyahtır. Kıllarda gri renk baskındır. Erkeklerin thoraksları siyahtır. Arı ırkları içinde en uzun dilli olanıdır. Uzun dilleri sayesinde derin tüplü çiçeklerden de nektar toplayabilirler. Dil uzunlukları 6.6 – 7.25 mm’dir. Ortalama 7.09 mm Cubital indeks 2.16 ile normaldir</span><br style="border: 0px; color: black; font-family: arial, helvetica, sans-serif; margin: 0px; padding: 0px;" /><strong style="border: 0px; color: black; font-family: arial, helvetica, sans-serif; font-style: inherit; margin: 0px; padding: 0px;">VERİM ÖZELLİKLERİ</strong><br style="border: 0px; color: black; font-family: arial, helvetica, sans-serif; margin: 0px; padding: 0px;" /><br style="border: 0px; margin: 0px; padding: 0px;" /><span style="border: 0px; color: black; font-family: arial, helvetica, sans-serif; margin: 0px; padding: 0px;">İyi bir yavru yetiştiricisidir. Kuvvetli koloniler teşkil eder. Kıştan zayıf çıkar, ilkbahar başında gelişme çok erken başlar ve düzenli seyreder. Koloninin gelişme sürecinde ana arı bir günde 1100–1500 yumurta yumurtlayabilir. Gömeçler üzerinde sessizdir. Kontrol için çerçeveler kovandan çıkarıldığı esnada bile yaptıkları islere devam eder. Uysaldır, hırçın ve sokucu değildir. Çok düzgün gömeç yapar ve sırlar. Göz sırları koyu renklidir. Propolisi çok tasır ve kullanır. Balı ilk önce kuluçkalığa, sonra da ballığa depolar. Güçlü bir yiyecek toplama yeteneğine sahiptir. Fazla bal yapar ve yavru gözlerine yakın depolar. Yeni yiyecek kaynağı aramada çok basarılıdır. Zengin nektar kaynaklarını çok iyi değerlendirir. Kıt kaynaklardan da en ekonomik yararı sağlar. Yağmacılık eğilimleri</span><br style="border: 0px; color: black; font-family: arial, helvetica, sans-serif; margin: 0px; padding: 0px;" /><span style="border: 0px; color: black; font-family: arial, helvetica, sans-serif; margin: 0px; padding: 0px;">fazladır. Doğal oğul verme eğilimleri zayıftır. Arastırmalar normal sartlardaki kolonilerin % 13 ünün oğul verdiğini göstermistir. Doğal habitatlarında ağır ve uzun kıs sartlarında üstün kıslama yeteneğine sahiptir.Sonbaharda küçük bir delik hariç, uçus deliğinin diğer kısımlarını propolis perdesi ile kapatır. Yiyecek</span><br style="border: 0px; color: black; font-family: arial, helvetica, sans-serif; margin: 0px; padding: 0px;" /><span style="border: 0px; color: black; font-family: arial, helvetica, sans-serif; margin: 0px; padding: 0px;">depolarını çok iyi korur ve tutumlu kullanır. Sayılan bu özellikleri ile Dağ arısı olarak da adlandırılan Kafkas arıları, kısı soğuk ve karlı iklimlerde basarılı, dünyadaki iki önemli arı ırkından birisidir.</span></div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; padding: 0px; text-align: justify;">
Anonim</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; padding: 0px; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; padding: 0px; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; padding: 0px; text-align: justify;">
www.aricilikmalzemeleri.web.tr</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; padding: 0px; text-align: justify;">
</div>
<div class="pagesv2-sag pagesv2" style="background-color: white; border: 0px; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; height: 36px; margin: 0px; padding: 0px; position: absolute; right: -40px; top: 150px; width: 36px;">
<a class="navpages" href="http://erdalodabas.blogcu.com/ana-ari-kabul-ettirme-yontemleri/12855413" rel="next" style="background-attachment: scroll; background-color: transparent; background-image: url(http://static.blogcu.com/images/v2/sprite-blogcuv2.png); background-position: -211px -530px; background-repeat: no-repeat no-repeat; border: 0px; color: #666666; display: block; height: 36px; margin: 0px; padding: 0px; text-decoration: none; width: 36px;" title="Ana Arı Kabul Ettirme Yöntemleri"></a></div>
<br class="Apple-interchange-newline" />Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-24357944293539234652012-08-05T14:50:00.001-07:002012-08-05T14:50:10.797-07:00Ana Arı Kabul Ettirme Yöntemleri<br />
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Metin yazarı :Ahmet BİRBİLEN</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Önce ana arının değiştirilme sebepleri üzerinde kısaca duralım. Sitemizde bir kovan için ana arının ne kadar önemli olduğunu daha önceki konularımızda izah etmeye çalışmıştık.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Ana arı, bir kovanın geleceğidir. Aynı zamanda arıcı için, arı ürünleri ve dolayısıyla kazanç kapısı demektir. </div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Gerek kovanın teminatı, gerekse arıcı için ümit kaynağı olan ana arıların ne kadar önemli olduğunun bilincinde olmamaz gerekiyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Bir önceki arı sezonunda, sebebi her ne olursa olsun, herhangi bir sebepten dolayı, işçi arıların saldırganlıklarından veya ana arının yaşlanmasından dolayı ana arılarınızı değiştirememişseniz; acizane aşağıda yaptığımız sistemleri uygulayınız.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Satın almayı düşündüğünüz ana arı üreticisi hakkında yeterli bilgi edinin,Arıcılık yaptığınız bölgenize en uygun olan arı ırkına ait ana arıyı temin etmeye çalışın,</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Erken ilkbaharda, ana arının çiftleşmesinde en önemli faktör olan yeterli erkek arıyı bulup bulamayacağını hesap edin,Arıcılığı, arı ürünlerinden hangisini elde etmek için yapıyorsanız o arıcılık dalına uygun olan ana arıyı temin etmeye çalışın.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Genelde meslektaşlarımızın ana arıyı, sezonun başlarında temin etmek isteyişlerini pekte tasvip etmiyoruz.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Gerçek bir verim alınmak isteniyorsa, bir sezon öncesinden gelecek sezona dair ana değiştirmesine girmelisiniz.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Tüm bu izah ettiklerimizi toparlayacak olursak, mümkünse mayıs ayı içinde üretilmiş olan ana arıları tercih etmelisiniz.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Yurdumuzdaki sahil kesimlerinde arıların erken gelişmelerini göz önünde bulundurmak sadece o bölgelerdeki arıcıların işlerini kolaylaştıracaktır. Acele etmeyerek kendi bölgenizin şartlarına uymaya çalışın.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Ana arının temin edilmesi ve uyulması gereken incelikler hakkında kanatimce yukarıda yapmış olduğum açıklamalar yeterli olacaktır.Şimdi temin ettiğiniz ana arıları kovanları uygulama konusuna geçebiliriz. Çiftleşmiş ve yumurta atar durumdaki bir ana arı elinize geçmeden, kesinlikle kovanlarınızdaki ana arıları iptal etmeyin.Ana arı elinize geçince, değiştirmeyi düşündüğünüz kovanların ana arılarını o an iptal edin. </div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
İptal ettiğiniz kovanlara, ana arı nakliye kafesinin içindeki ana arıya refakat eden işçi arıları çıkararak uygulayın. Refakatçı arıları çıkarma anında ana arının uçup gitmesinden endişe ediyorsanız, bu işi kapalı bir odada veya; arı kulubenizi kapalı bir duruma getirerek yapın.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Bu işlemi açık arazide yapmak istiyorsanız, yeterli tecrübeniz olması gerekir.Refakatçı arıları kafesten çıkardıktan sonra, anasını iptal ettiğiniz kovanınızın arıların en yoğun olduğu iki çerçevenin arasına, nakliye kafesinin telli bölümü kovanın tabanına bakacak şekilde iki çerçevenin arasına sıkıştırın.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Kafes içindeki bir ana arıyı, kovana uyguladığınız an ile ana arıyı kabul ettirdiğiniz süre dahil on gün boyuncu günlük teşvik şuruplaması yapın.Bu şuruplama aynı zamanda yeni kabul ettirdiğiniz ana arının, kovandaki işçi arılar tarafından olası sıkıştırmalarını engelleyecektir. Nektar akışının yeterli geldiği günlerde gerekli olmasada, yeterli nektar akışının olmadığı günlere denk geldiğinde, teşvik şuruplaması mutlaka yapılmalıdır.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Ana arıyı kovana uyguladığınız gün hariç, iki gün sonra kovanda iptal ettiğiniz ana arının, atmış olduğu yumurtalara işçi arılar tarafından ana arı gözleri yapacaklardır. Kafes içindeki ana arının kovan tarafından daha kısa sürede kabul görebilmesi için olası bu ana arı gözlerini titizlikle tamamını iptal edin.Eğer bu şekildeki bir meme temizleme işlemini yapmaz iseniz, kafes içindeki ananın hayatını tehlikeye atmış olursunuz ki, buda hem zaman kaybı, hemde maddi kayıbınızın olacağına işarettir.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Gerekli meme temizliğini yaptıktan sonra, kafesi aldığınız yere aynı şekilde iki gün daha beklemek üzere yerleştirin. Üçüncü gün kovanın kapağını açtığınız anda mümkün mertebe körük dumanını mecbur kalmadığınız taktirde kullanmayın.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Bu esnada kovanda gayet bir sakinlik gözlemlerseniz iyi haberin ayak seslerini duydunuz demektir.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Kovanda arıların çok hırçın hareket ettiklerini gördüğünüzde, kovandaki işçi arıların ana arıyı henüz kabullenemediklerini anlarsınız.Buna mukabil, kovanın gayet sakin olduğunu gördüğünüzü kabul edelim, kafesi bulunduğu yerden sakin olmak kaydıyla alın.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Kafesin üzerindeki arıların ana arıyı besleme veya koruma amaçlı gezindiklerini veya, kafesin her hangi bir yerinden iki petek arasına petek ördüklerini görürseniz, bu durum ana arının kovan tarafından kabul edildiğinin teyididir. Her ne kadar bu anlattıklarım, iyi bir sonun yakın olduğunu ispat etsede, siz yinede işi şansa bırakmayarak, kovandaki peteklerde olaki kaçak bir meme olma ihtimalini ortadan kaldırmak için son bir meme kontrolü yapın.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Kontrolden sonra ana arı kafesinin raptiyelerini bir çakı aracılığı ile çıkarıp ana arıyı, gayet sakin bir şekilde arıların olduğu peteklerin üzerine serbest bırakın.İşte tam bu anda son bir gözle takip ve kontrol işi gerçekleşecektir. </div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Kovanın işçi arıları ana arının etrafında bir daire biçiminde ona itaat ediyor ve ana arının petek üzerinde gezinmesine müdahale etmiyorlarsa, petekleri yine gayet sakin bir şekilde birbirine yaklaştırıp kovanın kapağını kapatın. </div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Zayıf bir ihtimalde olsa ana arının işçi arılarca sıkıştırılmadıkların dan emin olmanız için yaklaşık 15-20 dakika sona, yine gayet sessiz ve sakin bir şekilde kovanın kapağını açın ve ana arının rahat bir şekilde dolaşıp dolaşmadığına bakın. Eğer ana arı gayet rahat dolaşıyorsa durum normaldir. Yok ana arının üzerine işçi arıların yumaklandığını hatta arının ince tiz bir ses çıkararak adeta acılı bir ses tonu gibi ses çıkardığını duyduğunuz anda, körük yardımı ile işçi arıları dağıtıp ana arıyı gayet yumuşak ve incitmeden tutup kafese geri koyun.Kovanda bulunan peteklerde sıkı bir meme kontrolü yapın ve rastladığınız memeleri tamamen yok edin. </div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Devamında yine kafesi aldığınız yere yerleştirip iki gün daha bekletin ve sonrasında yukarıda anlattıklarımı aynen tekrar ederek ana arıyı kovana kabul ettirin.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Kabul ettirme esnasında ana arı kafesinin üzerine işçi arıların yoğun bir şekilde çöktüklerini görürseniz, önce kovandaki peteklerde ana memesinin olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak meme kontrolü yapın. Yapacağınız kontrolde ana memesine rastlamaz iseniz. Geriye kalan kovandaki arılarınız ırk bakımından aşırı şekilde melez bir arı ırkıdırki bu şekildeki melez arıların bu tür davranışları çok rastlanan bir olaydır. </div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Bu şekildeki ana kabul sistemi kesin sonuca gitme sistemidir. Yeterli mesai vakti olanların kesinlikle bu sistemi uygulamalarını tavsiye ederiz. </div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Ana arı kabul ettirme sistemi için ikinci bir yol olan, değiştirmeyi düşündüğünüz kovanın ana arısını iptal ettiğiniz anda, ana arı kafesinin kek bölümünün elek telini açıp, kafesi aldığınız yere aynı şekilde yerleştirme sistemidir.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Bu şekildeki bir ana arı kabul ettirme yolu, her zaman risklidir. Genellikle yeterli mesai imkanı olmayan veyahutta, arıcılığı şans veya tesadüflere bağlayan arıcılar tarafından tercih edilmektedir.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Hani bir tabir vardır, Hocanın göle yoğurt mayası karıştırması hikayesi tabiri caizse üst paragrafta anlattığım aynen böyle bir tabir gibidir. “Yatutarsa” Muhterem meslektaşlarım, artık ihtimallere veya ya tutarsa gibi işi şansa bırakacak bir arıcılık döneminde olmadığımızın sizlerde farkındasınız.Çalışkan ve işini severek yapan bir arıcının yaptığı veya yapacağı tüm işlerini, büyük bir titizlikle yaparak işi şansa bırakmaması gerekir.</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 10.909090995788574px; line-height: 16px; padding: 0px; white-space: pre-wrap;">
Allah cc Hazretlerinin hile yapmayan, dürüst ve samimi meslektaşlarımın işlerine yardım edeceği dilek ve dualarımla, helal ve hayırlı bol kazançlar temenni ederim.</div>Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-3101174755561612662011-12-10T03:30:00.001-08:002011-12-10T03:30:12.878-08:00BÜYÜK BAL AKIMINA HAZIRLIKİlkbaharın ilk günlerinde arıcının kovanlar üzerinde yapacağı çalışmaların, o seneki bal verimi üzerinde çok büyük etkileri olur. Bilinçli bir arıcı ilkbahar bakımını ihmal etmeyerek, arılıktaki problemleri en baştan çözer ve bal toplama mevsiminde arılarını en verimli şekilde çalıştırır.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Verimi yüksek ürün almak isteyen arıcının hedefi, büyük bal toplama mevsimine kadar kovandaki arı sayısını mümkün olduğunca çok artırmak olmalıdır. Bal toplama mevsiminde bu sayıyı 80.000-100.000 yapabilen arıcı o sene istediği miktardaki balı alabilir. Bu sayı ne kadar düşük olursa arının getireceği ve depolayacağı bal da o kadar az olur.<br />
<br />
Arazide nektar akımının yoğunlaştığı günler olarak tanımlayabileceğimiz büyük bal toplama mevsimi, ortalama olarak 10 ile 30 günlük bir süreyi kapsar. Bu dönemde bitkilerin oluşturduğu nektar miktarı en üst seviyeye çıkar. Bu süre yıl, iklim, mevsim ve coğrafi koşullara göre değişir. Arılar günlük ihtiyaçlarından artan balı ancak bu mevsimde kovanlara depolayabilirler. Toplam arıcılık faaliyetlerini mevsimlere bölersek, büyük bal toplama mevsimi süre olarak çok az bir zaman dilimini kapsar.<br />
<br />
<br />
<br />
İlkbaharda arılıkta yapacağımız ilk işlerden biri, kış için aldığımız önlemler arıların uçuşunu engelleyecek şekildeyse bunları kaldırmaktır. Eğer kovanları yanyana yaklaştırıp üstlerini örttüysek, kovan yerleşimlerini gerçek durumlarına getirmek gerekir. Kovan giriş delikleri kapatılmışsa açılmalıdır. Ayrıca kovan uçuş deliklerini tıkayan arı ölüleri temizlenmelidir.<br />
<br />
<a href="http://www.aricilikmalzemelri.web.tr/">http://www.aricilikmalzemelri.web.tr/</a> <br />Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-23091215434268103202011-12-10T02:44:00.001-08:002011-12-10T02:47:06.751-08:00YENİ ARICILIK YÖNETMELİĞİ30 Kasım 2011 ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı : 28128<br />
<br />
<br />
YÖNETMELİK<br />
<br />
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından:<br />
<br />
ARICILIK YÖNETMELİĞİ<br />
<br />
BİRİNCİ BÖLÜM<br />
<br />
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar<br />
<br />
Amaç<br />
<br />
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; arıcılıkta yetiştiricilik, araştırma, gen kaynaklarının tespiti, muhafazası, ıslahı, suni tohumlama, yeni hatların oluşturulması, damızlık materyalin ithalat ve ihracatı, ticari maksatla ana arı yetiştiriciliği temel esaslarının belirlenmesi, yaygınlaştırılması ve arı sağlığının korunmasına yönelik tedbirlerin alınmasıdır.<br />
<br />
Kapsam<br />
<br />
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; arıcılıkla ilgili her türlü üretim, ıslah, damızlık materyali elde etme, sabit ve gezginci arıcılık konusundaki esasların belirlenmesi, arı sağlığı ve nakline ilişkin gerekli tedbirlerin alınması, alet, makine ve malzemelerin standardizasyonu, eğitim, projelendirme, ballı bitkiler tarımının geliştirilmesi, ana arı yetiştiriciliği, bal arılarında suni tohumlama konularını kapsamaktadır.<br />
<br />
Dayanak<br />
<br />
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik; 3/6/2011 tarihli ve 639 sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununa dayanılarak hazırlanmıştır.<br />
<br />
Tanımlar<br />
<br />
MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;<br />
<br />
a) Ana arı üreticisi: Ana Arı Yetiştiricisi Sertifikası sahibi olup, damızlık ana arılardan ana arı üretip satan kişi veya tüzel kişileri,<br />
<br />
b) Ana arı üretimi: Aşılama tekniği kullanılarak, damızlık olarak seçilmiş farklı kolonilerden ana ve erkek arı yetiştirilip çoğaltılmasını,<br />
<br />
c) Arıcı: Arıcılık işlerini meslek edinen ve geçimlerini kısmen veya tamamen bu yoldan kazananları,<br />
<br />
ç) Arıcılık: Arıyı canlı materyal olarak kullanarak, arı ve arı ürünleri üzerinde fiilen yapılan çalışmaları,<br />
<br />
d) Arıcılık Kayıt Sistemi (AKS): Etiketlenmiş kovanlara ait bilgilerin merkezi bir veri tabanında kayıt altına alındığı, izlendiği, raporlandığı Bakanlık kayıt sistemini,<br />
<br />
e) Arıcı kimlik kartı: Merkez birlikleri tarafından üyelerine verilen arıcının bilgilerini içeren belgeyi,<br />
<br />
f) Arı Konaklama Belgesi (AKB): Arıcının kayıtlı olduğu il/ilçe dışında konaklamak için aldığı belgeyi,<br />
<br />
g) Arılık: Arılı kovan ve ekipmanların bulunduğu açık ya da kapalı tesis ve alanları,<br />
<br />
ğ) Arı ürünleri: Arıcılık çalışmaları sonunda üretilen bal, polen, balmumu, propolis, arı sütü, arı zehiri,<br />
<br />
h) Bakanlık: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını,<br />
<br />
ı) Birlik: 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ve 29/6/2004 tarihli ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu çerçevesinde faaliyet gösteren arıcı örgütlerini,<br />
<br />
i) Gezginci arıcı: Bitkilerdeki farklı çiçeklenme döneminden üst düzeyde faydalanmak ve kış koşullarından arılarını korumak maksadıyla kolonilerinin yerini değiştiren arıcıyı,<br />
<br />
j) İl müdürlüğü: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı il müdürlüğünü,<br />
<br />
k) İlçe müdürlüğü: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ilçe müdürlüğünü,<br />
<br />
l) İşletme tanımlama numarası: İl/ilçe müdürlüğü tarafından Türkvet kayıt sisteminde tanımlanan her bir işletme için verilen numarayı,<br />
<br />
m) İzole bölge: Bakanlıkça belirlenen ve yarıçapı en az 15 km olan yalnızca saf ırk, ekotip veya üretilecek hibritin baba hattını oluşturan kolonilerin bulunduğu yabancı kolonilerden arındırılmış ve dışarıdan arı girişine kapalı çiftleştirme bölgesi alanı,<br />
<br />
n) Koloni: Yumurtlayan ana arısı bulunan ve üretim faaliyetlerinin sürdürüldüğü 3-4 açık ve kapalı yavrulu olmak üzere 6-8 ve üzeri çerçeveli arı ailesini,<br />
<br />
o) Konaklama kapasitesi: Bir bölgede flora ve ekolojik şartlar dikkate alınarak, mevcut kolonilerin verimini düşürmeden, birim alanda bulundurulabilecek arılı kovan miktarını,<br />
<br />
ö) Kovan: Taşınabilir arı ailesi barınağını,<br />
<br />
p) Polinasyon: Çiçekli bitkilerde döllenmenin bal arıları tarafından gerçekleştirilmesini,<br />
<br />
r) Sabit arıcı: Kolonilerini tüm yıl boyunca Türkvet Kayıt Sisteminde İşletme Tanımlama Numarası ile kayıtlı olduğu yerde bulunduran arıcıyı,<br />
<br />
s) Suni tohumlama: Çiftleşme olgunluğuna gelmiş arının spermi alınarak alet yardımıyla çiftleşme olgunluğuna gelmiş ana arının döl yoluna verilmesini,<br />
<br />
ş) Temel petek: Saf balmumundan sterilize edilerek, tekniğine göre imal edilen standart ölçülerdeki balmumu levhaları,<br />
<br />
t) TSE: Türk Standartları Enstitüsünü,<br />
<br />
u) Türkvet kayıt sistemi: Bakanlık Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından, Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği çerçevesinde oluşturulan işletmelerin, yetiştiricilerin ve sığır cinsi hayvanların kimlik bilgilerinin kayıt altına alındığı veri tabanını,<br />
<br />
ifade eder.<br />
<br />
İKİNCİ BÖLÜM<br />
<br />
Gezginci Arıcılık<br />
<br />
Gezginci arıcılık<br />
<br />
MADDE 5 – (1) Gezginci arıcı hareketleri, aşağıdaki hususlar çerçevesinde yürütülür.<br />
<br />
a) Gezginci arıcıların yerleştirilmelerinde, il/ilçe müdürlükleri yetkilidir.<br />
<br />
b) İl ve ilçe müdürlükleri; gezginci arıcıların konaklayacakları yerleri ve kapasiteleri; il/ilçe müdürlüğünde görevli arıcılık konusunda deneyimli iki teknik personel ve birlik/birliklerin temsilcilerinden oluşan en az üç kişilik bir komisyonla, bitki florası, topografik ve ekolojik yapısı, yerleşim birimleri varsa sabit arıcılara ait koloni varlığını da dikkate alarak belirler ve bunlar harita üzerinde işaretlenir. Orman bölgelerinin kapasiteleri belirlenirken Orman ve Su İşleri Bakanlığının temsilcisi de komisyonda yer alır. Bölge koloni kapasitesi, flora varlığında kayda değer değişiklik olması (iklimsel veya yeni yerlerin açılması) durumunda güncellenir.<br />
<br />
c) Bölgeler için koloni kapasitesi belirlenirken nektar ve polen veren tüm bitki varlığı göz önünde bulundurulur.<br />
<br />
ç) Arılıklar, arı kışlatma bölgelerinde flora kapasitesine bakılmadan en az 150 metre aralıkla yerleştirilir. Ancak narenciye alanlarında kışlatma yerleşimi yapılırken arılıklar arası mesafe bölgenin flora kapasitesine göre ve en az 300 metre olacak şekilde düzenlenir. Araziye özel durumlarda uzaklığı belirlemeye il/ilçe müdürlüğü yetkilidir.<br />
<br />
d) Belirlenmiş bölgede konaklayacak gezginci arıcı, konaklayacağı yer gerçek kişiye ait ise şahısla, köy arazisi ise köy muhtarlığıyla, diğer tüzel kişiliklere ait arazi ise yetkililerle, Devlet ormanlarında konaklayacak arıcılar da Orman ve Su İşleri Bakanlığının ilgili birimleri ile anlaşma yaptıktan sonra EK-1’de yer alan Arı Konaklama Belgesi (AKB)’nin 1 inci Bölümü imzalanır.<br />
<br />
e) Konaklama yerini belirleyen ve yerleşme müsaadesi isteyen arıcı AKB ile konaklayacağı ilin il/ilçe müdürlüğüne başvurur. Arıcı tarafından belirlenen konaklama yeri il/ilçe müdürlüğünce de uygun bulunursa AKB’nin 2 nci Bölümü onaylanır. Arıcı, AKB’yi ibra ederek çıkış yapacağı ilin, il/ilçe müdürlüğünden Hayvan Sevklerine Mahsus Yurtiçi Veteriner Sağlık Raporu alır ve bu belgelere istinaden arılarını sevk eder. Rapordaki sevk adresi ile AKB’deki konaklayacağı adres aynı olmalıdır. AKB olmayan arıcıya veteriner sağlık raporu düzenlenmez. Gezgincilik yapan, kayıtlı olduğu adrese ve/veya kendi arazisine dönen arıcıdan da arı hareketlerinin kontrolü ve takibi için AKB istenir.<br />
<br />
f) Yer gösterilmeden ve belgeleri olmadan yerleşen arıcının arıları, il/ilçe müdürlüğünün talebi ile mülki amirlikçe güvenlik güçleri marifetiyle bulunduğu yerden kaldırılır. İl/ilçe müdürlüğü, işgal edenler hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 154 üncü maddesine göre işlem yapılmak üzere, Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunur. Kaldırma sürecinde meydana gelen zarardan arıcı sorumludur. Nakliye ve işçilik ücreti arıcıdan alınır. Mücbir sebepten dolayı arısını izin aldığı adres dışına indirmek zorunda kalan arıcıya il/ilçe müdürlüğünce mazeretin uygun görülmesi durumunda cezai işlem uygulanmaz, arıcı beş gün içerisinde AKB de izin aldığı adrese sevk edilir.<br />
<br />
g) AKB işlemlerini arıcı adına üçüncü şahıslar takip edebilir.<br />
<br />
ğ) Arazi sahipleri dışında herhangi bir muhtarlık ile kamu kurum ve kuruluşunca, arıcıdan konaklama ücreti dâhil hiçbir ad altında ücret alınmaz.<br />
<br />
h) Konaklanan bölge için belirlenmiş koloni kapasitesi üzerindeki yerleşim taleplerine il/ilçe müdürlüklerince izin verilmez. Ancak konaklama planlamasında il/ilçe müdürlükleri sadece en son gelen arıcıyı mağdur etmeyecek şekilde bölge koloni kapasitesi üzerinde konaklama müsaadesi verir.<br />
<br />
ı) Gezginci arıcılık yapan üreticiler, konaklama yapılan yerlerde arıların çevreye zarar vermemesi için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Arı konaklatılan alanlarda otlayan hayvanların arıdan zarar görmemesi için tedbirleri almak hayvan sahiplerinin sorumluluğundadır.<br />
<br />
i) Yerleşim işlemleri tamamlanmış arıcılar ve yanında çalışan kişilerin isimleri il/ilçe müdürlükleri tarafından o mahallin güvenlik birimlerine liste halinde bildirilir.<br />
<br />
j) Arı gen kaynaklarının tespiti ve yerinde korunması amacıyla izole bölgeleri, bilimsel çalışmalar sonucunda oluşturulacak komisyon kararı doğrultusunda Bakanlık belirler. Komisyon, Hayvancılık Genel Müdürlüğünce; üniversite, birlik ve ilgili kurum ve kuruluşlardan temsilcilerin katılımıyla oluşturulur. İzole bölgelere dışarıdan arı girişleri yasaktır. İl/ilçe müdürlükleri, ilan edilen izole bölgeye yasa dışı girenler hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 154 üncü maddesine göre işlem yapılmak üzere Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunur.<br />
<br />
k) Arılıklar, trafiğin yoğun olduğu bölgelerde yoldan en az 200 metre, stabilize ara yollarda ise en az 30 metre uzaklığa yerleştirilir.<br />
<br />
l) Gezginci arıcılık yapan arıcılar, arılarını çevreye rahatsızlık vermeyecek şekilde meskûn mahal dışında bir yere yerleştirir. Sabit arıcılar ise kolonilerini köy ve beldelerde çevreye rahatsızlık vermeyecek şekilde ve insanların toplu olarak hizmet aldıkları cami, okul, sağlık ocağı, karakol gibi benzeri alanlardan en az 200 metre uzağa yerleştirir. Yerleşimin dağınık olduğu bölgelerde ise bu mesafe en yakın eve en az 50 metre olmalıdır.<br />
<br />
m) Meskûn mahal ve mücavir alan sınırları içinde arı konaklatılmasında ortaya çıkan ihtilafların giderilmesinde il/ilçe müdürlükleri yetkilidir.<br />
<br />
n) Arılığın yerleşim yerinin komisyon tarafından onaylanması durumlarında, yaşanacak herhangi bir olumsuzluk arıcının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.<br />
<br />
o) Devlet ormanlarında konaklayacak arıcıların izin ile ilgili usul ve esasları ile arı konaklama yer tanzimi, arılık içme suyu ve ulaşım yolları Orman ve Su İşleri Bakanlığınca sağlanır.<br />
<br />
ö) 1/7/2003 tarihli ve 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu uyarınca ilan edilen Yaban Hayatı Koruma ve Geliştirme Sahalarındaki arıcılık faaliyetleri, ilgili mevzuat çerçevesinde hazırlanan Yönetim ve Gelişme Plan Kararları çerçevesinde yapılır.<br />
<br />
p) Arıcı, arıcı kimlik kartını, resmî görevliler tarafından talep edilmesi durumunda birliğe kayıtlı olduğunu belgelemek için göstermek zorundadır.<br />
<br />
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM<br />
<br />
Temel Petek ve Bal Standardı<br />
<br />
Temel petek<br />
<br />
MADDE 6 – (1) Piyasaya arz edilen temel petekler aşağıdaki özelliklere sahip olmalıdır.<br />
<br />
a) Temel petek üretiminde kullanılan balmumu 1 atmosfer basınçta 120 °C de 15 dakika süreyle veya eş bir sterilizasyon işlemine tabi tutulmalıdır.<br />
<br />
b) Temel peteğe, balmumunun doğal yapısında bulunmayan, parafin, serezin, iç yağı, reçine, oksalik asit, ağartıcılar gibi yabancı maddeler karıştırılmaz.<br />
<br />
c) İl müdürlükleri temel petek üretim işletmelerini en az yılda iki kez standartlara uygunluğu yönünden kontrol eder.<br />
<br />
(2) Bakanlıkça düzenleme yapılıncaya kadar TSE standartları esas alınır.<br />
<br />
Bal standardı<br />
<br />
MADDE 7 – (1) Bal üretimi standardı, ilgili mevzuat çerçevesinde yürütülür. <br />
<br />
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM<br />
<br />
Ana Arı Yetiştiriciliği, Eğitimi ve Arılarda Suni Tohumlama<br />
<br />
Ana arı yetiştiriciliği ve eğitimi<br />
<br />
MADDE 8 – (1) Damızlık ana arı, ana arı yetiştiriciliği ve eğitimi uygulama usul ve esasları Bakanlıkça belirlenir.<br />
<br />
(2) Bakanlık, arıcılara yönelik Ana Arı Yetiştiriciliği Sertifikası vermek üzere, ana arı yetiştiriciliği kursları düzenler ve düzenletir; kurs ücretleri dâhil olmak üzere bu kursların düzenlenmesine ilişkin usul ve esasları belirler.<br />
<br />
Arılarda suni tohumlama<br />
<br />
MADDE 9 – (1) Suni tohumlama yapacak gerçek ve tüzel kişilere eğitim sonucunda Bakanlıkça sertifika verilir. Suni tohumlama ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.<br />
<br />
BEŞİNCİ BÖLÜM<br />
<br />
Ballı Bitkiler ve Orman Amenajman Planı<br />
<br />
Ballı bitkiler<br />
<br />
MADDE 10 – (1) Ballı bitkiler tarımını ve polinasyonu geliştirici ve özendirici tedbirler Bakanlıkça alınır.<br />
<br />
Orman amenajman planı<br />
<br />
MADDE 11 – (1) Arıların istifade edebileceği orman ağaçlarının kesilmesi, Orman ve Su İşleri Bakanlığının yapacağı uygun bir amenajman planı çerçevesinde uygulanır.<br />
<br />
(2) Bal üretimi için ayrılacak orman alanların; amenajman planlarının tespiti, faydalanma zamanı, süresi, şartları, faydalanmada öncelik alacak yetiştiricilerle ilgili kriterler ve birim alana konulacak kovan sayıları, Bakanlık İl Müdürlükleri, birlik ve ilgili Orman ve Su İşleri Bakanlığı Bölge Müdürlüğünce tespit edilir.<br />
<br />
ALTINCI BÖLÜM<br />
<br />
Zirai Mücadele Tedbirleri<br />
<br />
Zirai mücadele tedbirleri<br />
<br />
MADDE 12 – (1) İlaçlamada aşağıdaki hususlara uyulur.<br />
<br />
a) Mevcut imkânlar ölçüsünde arılıkların ilaçlama yapılan alanlardan uzak yerlerde bulunmasına özen gösterilir.<br />
<br />
b) Zirai mücadele yapılacak yerlerdeki ve çevresindeki arıcılara, mücadele yapacak kuruluş ve şahıslar tarafından yedi gün önceden, ilaçlama programına alınan bölgenin genişliği, kullanılacak ilacın cinsi, atılma zamanı, etki süresi ile bal arılarına olan etkisi duyurulur.<br />
<br />
c) Arıcılar, il/ilçe müdürlüklerinden, bulundukları yöredeki mücadele programları hakkında bilgi alır.<br />
<br />
ç) Bitki koruma ürünleri, kullanıma arz edilen hâliyle ve etiketinde belirtilen tavsiyelere göre uygulanır. Buna aykırı uygulamalarda sorumluluk uygulayana ve uygulanmasına izin verene aittir.<br />
<br />
d) Kullanılan bitki koruma ürünlerinin artık ve ambalajları kullanıcıları tarafından uygun şekilde imha edilmek zorundadır.<br />
<br />
e) Zirai mücadelede bal arılarını korumak için öncelikle sıvı ilaç kullanılır.<br />
<br />
f) İlaçlamalar sırasında arıların su içtiği kaynaklara ilaç bulaştırılmaz.<br />
<br />
g) İlaçlamalar akşam üzeri veya sabah erken saatlerde, arıların uçuş yapmadıkları zamanlarda uygulanır.<br />
<br />
(2) Bitki koruma ürünlerini etiket bilgilerine uygun şekilde kullanmayanlar ve bitki koruma ürünlerinin artık ve ambalajlarını Bakanlıkça belirlenen esaslara göre imha etmeyenler hakkında 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 39 uncu maddesine göre işlem yapılır.<br />
<br />
(3) Bakanlıkça; arıcı, zirai mücadele yapacak olan yetiştirici ve ilaç tatbik eden elemanlara arıların ilaçlardan etkilenmemesi ve doğabilecek zararların önlenmesi için düzenli olarak eğitim çalışmaları yapılır veya yaptırılır.<br />
<br />
YEDİNCİ BÖLÜM<br />
<br />
Tomruk Tahsisi, İthalat ve İhracat İzni<br />
<br />
Tomruk tahsisi<br />
<br />
MADDE 13 – (1) Kovan imal edecek özel ve tüzel kişi ve kuruluşlara kereste tahsisi, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca yapılır.<br />
<br />
İthalat ve ihracat izni<br />
<br />
MADDE 14 – (1) Damızlık arı ve damızlık arı materyalleri ile arı hastalık ve zararlılarında kullanılacak veteriner müstahzarların imal, ithal ve ihracı, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun uygulanmasını sağlamak üzere çıkarılan yönetmelikler ile Ekonomi Bakanlığınca yayımlanan ithalat ve ihracat ile ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılır.<br />
<br />
SEKİZİNCİ BÖLÜM<br />
<br />
Arı Sağlığı, Denetim, Kontrol ve Kayıt<br />
<br />
Arı sağlığı<br />
<br />
MADDE 15 – (1) Arı hastalık ve zararlıları ile etkin ve yaygın mücadele için merkez birlikleri, il birlikleri aracılığı ile belirli programlar dâhilinde toplu ilaçlama uygulaması yaptırır.<br />
<br />
Denetim<br />
<br />
MADDE 16 – (1) Bakanlıkça; gerçek ve tüzel kişilerin ürettikleri damızlık ana arılar ile ana arı yetiştiriciliği ve suni tohumlama konularındaki çalışmaları belirlenmiş ilgili mevzuat çerçevesinde denetlenir.<br />
<br />
(2) Yapılan denetleme sonucunda ana arı yetiştiriciliği veya arı suni tohumlaması yapan gerçek veya tüzel kişilerin ya da ürettikleri ana arıların kusurlu veya yetersiz bulunmaları halinde sorumluları birinci defa yazılı olarak ikaz edilir, ihmalin veya kusurun sürdürülmesi halinde çalışma izinleri iptal edilir.<br />
<br />
Kontrol<br />
<br />
MADDE 17 – (1) İl ve ilçe müdürlükleri, arıcıların ilgili mevzuata uygun olarak bal üretimi yapmaları için gerekli tedbirleri alır, denetimleri yapar. Ayrıca diğer arı ürünlerinin yurt içi denetim ve kontrollerini 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu çerçevesinde yürütür.<br />
<br />
(2) Arıcılar, veteriner tıbbi ürünlerinin kullanımında, ilgili mevzuata riayet etmek, kullandıkları veteriner tıbbi ürünleri kayıt altına almak, reçeteleri muhafaza etmek ve denetimlerde Bakanlığa sunmak zorundadır.<br />
<br />
(3) İl/ilçe müdürlükleri; üretilen arı, arı ürünleri ve arıcılıkla ilgili her türlü alet, makine, petek, kovan ve arıcılık malzemesini, arıcılık konusunda yetişmiş personel aracılığıyla kontrol ettirmeye ve rapor tanzimine yetkilidir.<br />
<br />
Kayıt<br />
<br />
MADDE 18 – (1) Bakanlık, arıcılık kayıt sisteminin oluşturulmasına ilişkin usul ve esaslar ile kovan plakasının içeriği ve standartlarını belirler.<br />
<br />
(2) Arıcılık Kayıt Sistemi aşağıdaki hususlar çerçevesinde yürütülür.<br />
<br />
a) Arıcılık Kayıt Sistemi (AKS), Bakanlığın sorumluluk ve yetkisinde belirlenen esaslar dahilinde birlikler ile işbirliği halinde yürütülür.<br />
<br />
b) Yetkilendirilmiş il/ilçe müdürlük personeli, Türkvet’te kayıtlı arıcılara işletme tanımlama numarası ile sistemde işletme açılması, açılan işletmelere, kovan plakalarının ve verilerinin girilmesi işlemlerinde yetkilidir. Birlik personelinin siteme veri giriş yetkileri Bakanlıkça belirlenir.<br />
<br />
DOKUZUNCU BÖLÜM<br />
<br />
Son Hükümler<br />
<br />
Yürürlükten kaldırılan yönetmelik<br />
<br />
MADDE 19 – (1) 25/5/2003 tarihli ve 25118 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Arıcılık Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır.<br />
<br />
Yürürlük<br />
<br />
MADDE 20 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.<br />
<br />
Yürütme<br />
<br />
MADDE 21 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı yürütür.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
EK-1<br />
<br />
<br />
<br />
T.C.<br />
<br />
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI<br />
<br />
Hayvancılık Genel Müdürlüğü<br />
<br />
Arı Konaklama Belgesi (AKB)<br />
<br />
<br />
<br />
1.Bölüm <br />
<br />
<br />
<br />
Arıcı tarafından doldurulacaktır; Tarih: ......../........../20.. <br />
<br />
<br />
<br />
İşletme Tanımlama Numarası:..................……….<br />
<br />
<br />
<br />
TC Kimlik No:………………………………..<br />
<br />
<br />
<br />
Adı ve Soyadı:................................ <br />
<br />
<br />
<br />
Daimi Adres:…………………………………………………………..…………………………<br />
<br />
<br />
<br />
Tel: (.........).......................<br />
<br />
<br />
<br />
Arılı Kovan Sayısı: ……………… Boş Kovan Sayısı:..................... <br />
<br />
<br />
<br />
İşletme Tipi: Arı Ürünleri Üretimi □<br />
<br />
Ana Arı Üretimi □<br />
<br />
<br />
<br />
Çıkış Yapılacak Adres:………………………………………………………………………..……………….…...<br />
<br />
Konaklanacak Adres:……………...………………………………………………………………<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Konaklama Tarihi (başlama-bitiş): ........../........./20....... - ........../........../20.......<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Arıcının Arazi Sahibi /Kurum Yetkilisi <br />
<br />
Adı Soyadı İmza Adı Soyadı İmza<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
2.Bölüm <br />
<br />
<br />
<br />
Yukarıda miktarı gösterilen ........................................................................ ait arılı kovanların, Hayvan Sevklerine Mahsus Yurtiçi Veteriner Sağlık Raporu ile ilimiz sınırları içerisinde yukarıda belirtilen tarihler arasında ve adreste konaklaması için nakline müsaade edilmiştir. .../…../20..<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Arıcının Konaklayacağı <br />
<br />
İl/İlçe Müdürlüğü<br />
<br />
Adı Soyadı imza<br />
<br />
<br />
<br />
<a href="http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/">http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/</a><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-55306559033825016872011-11-12T23:14:00.001-08:002011-11-12T23:18:09.579-08:00AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ<br />
<br />
<br />
<a href="http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/">http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/</a><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdede arılar ve arıcılarımız için büyük sorun oluşturmaktadır. Etmeni Paenibacillus larvae'dır. Gram (+), flagellalı ve spor oluşturan bir yapıya sahiptir. Katalaz (-) 'tir ve ergin arılar üzerinde bir hastalık oluşturmaz. Olumsuz çevre koşullarında spor oluşturarak uzun yıllar canlı kalabilir. Ülkemizde ihbarı mecburi tek arı hastalığıdır. <br />
<br />
BULAŞMA<br />
<br />
Bulaşma genellikle arıcılarımızın daha önce infekte kovanda kullandıkları ve sterilize olmayan alet ve ekipmanı kullanmaları, hastalıklı ve zayıf kolonileri sağlam kolonilerle birleştirmeleri, kaynağı belli olmayan balla arıların beslenmesi gibi sebeplerle hastalık bulaştırılır. Ayrıca hastalık sebebiyle zayıflamış olan kovanın diğer arılar tarafından yağmalanması sırasında hastalığın sporları sağlam kovanlara taşınır. Bu hastalıktan ölmüş yavrular çürüyüp göz içinde kalırlar. İşçi arılar bu ölmüş larvaları atarlarken kendi vücutlarına bulaşmış olan sporlarla diğer gözlerede bu hastalığı bulaştırırlar.<br />
<br />
HAYAT EVRESİ<br />
<br />
Arı larvalarına infeksiyon, sporlarla infekte olmuş besinlerin ağız yoluyla alınması ile olur. İşçi ve erkek arı larvaları ilk 3 gün arı sütü ile beslendiklerinden hastalığa yakalanmazlar. Ancak daha sonra polen ve bal ile beslenmeye başladıklarında hastalığa yakalanırlar. Hastalığın oluşabilmesi için bakterinin spor formunun vücuda alınması gerekmektedir. Larvalar besinlerle birlikte sporları ağız yoluyla sindirim sistemine alırlar. Sporlar larvanın vücuduna girdikten 1 gün sonra bağırsağa geçer ve burada basil formunu alır. Basil formu hemolenfe geçerek çoğalmaya başlar. Bu devrede hastalığın şiddeti artar. Basiller prepupa ve pupa dönemine girmiş larvanın bağırsak çeperini tamamen eriterek vücut boşluğuna yayılır. Yavrular 9-11 gün sonra ölürler. Ölen yavrular koyu kahverengi bir pelte halini alırlar. Temizlenemeyen petek gözleri tehlikeli bir enfeksiyon kaynağıdır.<br />
<br />
BELİRTİLERİ<br />
<br />
Hastalıktan ölmüş yavruların bulunduğu gözler kolay kolay temizlenemez. Bu durumda ana arı buralar temizleninceye kadar yumurta atmayacağından yavrulu alan düzenli değil dağınık bir görünümdedir.<br />
<br />
Hastalıktan ölen arılar göz içinde sulu yumuşak bir pelte kıvamını alır. Bu durumda göze bir çöp sokup karıştırılarak çekildiğinde 6-8 cm kadar bir uzama görülür. Bu belirti Amerikan Yavru Çürüklüğü için ayırt edici bir özelliktir. Ancak bu uzamanın görülmesi her zaman bu hastalığın olduğu anlamına gelmez. Avrupa yavru Çürüklüğü gibi bazı hastalıklardada çeşitli bakteriler devreye girerek bu uzamayı sağlayabilir.<br />
<br />
Kovan açıldığında çürüğen yavrulardan kaynaklanan ekşisi bir tutkal kokusu hissedilir.<br />
<br />
Hastalıklı kolonide gelişme hızı düşer, ergin arı sayısı ile yavru miktarında büyük azalma görülür. Arıların polen ve nektar toplama aktivitesi azalır.<br />
<br />
Larvaların rengi sararmış, ileri dönemlerde kahverengileşmiştir.<br />
<br />
Ölümler genelde kapalı gözlerde olur.<br />
<br />
Ölen larvalar sulu ve yapışkan olup göz tabanına yapışırlar. Yapışkan kalıntının gözlerden dışarı atılması ve gözün temizlenmesi oldukça zordur. Bu kalıntılar zamanla kuruyarak milyarlarca sporu içeren bir tabaka halinde gözün tabanına sıvanırlar<br />
<br />
Yavru pupa döneminde ölmüş ise dil sertleşerek petek gözünü deler. Avrupa Y.Ç.'de ölümler genellikle larva döneminde olduğundan bu durum ortaya çıkmaz.<br />
<br />
TEŞHİS<br />
<br />
Semptomlara bakarak bu hastalığı teşhis etmek kolaydır. Deneyimli bir arıcı bunu teşhis edebilir. Ancak ne kadar deneyimli olursanız olun yinede bazı hastalıklarla karıştırma riski vardır. Bu yüzden hastalıktan şüpheli kovandan örnek alınarak bir laboratuara gönderilmelidir. Hastalığın teşhisi tüm semptomlarla birlikte laboratuar muayenesi sonucu ortaya çıkar.<br />
<br />
Holst süt testinin temeli bakterinin sporlanma döneminde oluşturduğu protein parçalayan enzimlere dayanır. Yağsız süt tozundan %1'lik hazırlanan çözeltiden 3-4ml eriyik bir cam tüp içerisine alınır. Hastalıklı göze bir kibrit çöpü sokulur ve materyal cam tüpteki eriyiğe batırılır. Tüp 36oC' de 15-20 dakika bekletilir. Eğer P. larvae sporları varsa bulanık çözelti berraklaşır. Avrupa Y.Ç ve Tulumsu Y.Ç' nde proteolititik enzimler oluşmaz. Bu durumda sütün proteini parçalanamayacağından dolayı berraklaşma olmaz. Ayrıca Katalaz testi de yapılır.<br />
<br />
KORUNMA<br />
<br />
Bu hastalıkla ilgili herhangi bir tedavi yöntemi yoktur. Bazı arıcılılarımız yasak olmasına rağmen arılarında antibiyotik kullanarak bu hastalığı tedavi etmeye çalışsalarda antibiyotiklerin sporlara etkimemesinden dolayı hastalık tekrar ortaya çıkar. Bu sebeple hastalıkta en önemli nokta korunmadır.<br />
<br />
Hastalık taşıyan kovanlar kesinlikle nakledilmemelidir. <br />
<br />
Zayıf kovanların birleştirilmesi ve yavrulu çerçeve takviyesi gibi işlemler kontrolden sonra yapılmalıdır. <br />
<br />
Arıcılıkla ilgili bütün malzemeler temiz tutulmalı ve dezenfekte edilmelidir.<br />
<br />
Etrafta petek ve bal artıkları bırakılmamalıdır. <br />
<br />
Kovanlar kuvvetlendirilmeli, gerektiğinde vitaminli şurup ve kekle beslenmelidir. Böylece arının direnci arttırılarak hastalıktan en az miktarda etkilenmesini sağlanmalıdır. <br />
<br />
Kaynağı bilinmeyen ballar oğullar ve koloniler arılığa sokulmamalı ve şaşırmalar önlenmelidir.<br />
<br />
Diğer arı hastalıkları ve parazitleriyle mücadele edilmelidir.<br />
<br />
Eğer hastalık çok ilerlemişse kovan gövdesi hariç arılar çerçevelerle birlikte yakılmalıdır.<br />
<br />
Bu hastalık ihbarı mecburi hastalıklar arasındadır ve herhangi bir kimyasal ilaçla tedavisi yoktur. Hastalıktan korunmanın en iyi yolu koruyucu tedbirleri almaktır. <br />
<br />
Bulaşık malzeme ve peteklerin dezenfeksiyonunda potasyum hipoklorit ve formaldehit (%2'lik) kullanılabilir. Ancak özellikle formaldehit uygulamasında dikkatli olunmalıdır. Çünkü bal formalini absorbe eder ve formalin arılar için öldürücü olabilir. Formalin uygulanmış bal ve petekler arılara verilmemelidir ve imha edilmelidir.<br />
<br />
malzemeleri % 1'lik küllü suda 1 saat kaynatılarak da dezenfekte edilebilir. Bunların haricinde zefiran (benzalkonyum klorür), hidrojen peroksit ve kloramin'de kullanılabilir<br />
DERLEME<br />
<br />
<a href="http://www.organikbal.com/">http://www.organikbal.com/</a><br />
<br />
<br />Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-52715495062621962272011-10-18T13:44:00.001-07:002011-10-18T13:44:49.126-07:00Arıcılık Malzemleri Web sitemizArıcılık malzemeleri web sitemiz çiçeği burnunda bir satış sitesi olup en uygun fiyatları sunduğu hususunda iddialıdır.Az satıp çok kazanmaktan daha çok kazan kazan formülünü devreye sokuyoruz. Bu yolla hem arıcılarımız hemde biz kazanmış oluyoruz..Arıcılarımızın kazanmasından daha çok mutlu oluyoruz. Çünkü bizde o camianın bir üyesiyiz..Aktif olarak arıcılık yapıyoruz..Piyasaya arzettiğimiz her malzemeyi bizzat kullnıyor,artı ve eksilerini değerlendiriyoruz..Böylece Anadolu arıcılığının gelişip ilerlemesine katkı vermiş olduğumuza inanıyoruz..<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<a href="http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/">http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/</a><br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBHpK012Ey1p0F2rhGe4wQPK7CKlaY5NOIVmjmiuFaSGf2arottuMzLyg7OBORKZH6ppuDja7yer4dfZgVgXqFORLy_-T3KsajeCCYpX-9rwDGVdI5fGSCE7M5O2CeUjbjvL_POvKOC9Ou/s1600/03.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" oda="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBHpK012Ey1p0F2rhGe4wQPK7CKlaY5NOIVmjmiuFaSGf2arottuMzLyg7OBORKZH6ppuDja7yer4dfZgVgXqFORLy_-T3KsajeCCYpX-9rwDGVdI5fGSCE7M5O2CeUjbjvL_POvKOC9Ou/s1600/03.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Her çeşit bal süzme makinesi işletmemizde mevcuttur.<br />
<br />
<br />
<br />Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-6174815701904885742011-10-06T10:58:00.001-07:002011-10-06T10:58:53.791-07:00ORGANİK ARICILIKTA ÜRETİMArıcılıkta Organik Üretim<br />
<br />
<br />
Makale Yazarları: Veysel Serkan Günbey1, Belgin Öztürk1<br />
<br />
<br />
<br />
www.organikbal.com<br />
<br />
<br />
<br />
www.aricilikmalzemeleri.web.tr<br />
<br />
<br />
<br />
1Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, Van<br />
<br />
Özet: Son yıllarda Avrupa ülkeleri başta olmak üzere pek çok dünya ülkesinde organik<br />
<br />
ürünlere talep artmıştır. Uygun coğrafyası ve bitki örtüsüyle büyük bir arıcılık<br />
<br />
potansiyeline sahip Türkiye’de 2000 yılında organik arıcılık yapan üretici sayısı 7 iken<br />
<br />
bu rakam 2005 yılında geçiş sürecindeki üreticiler ile birlikte 370’e ve bal üretimi de<br />
<br />
508 tondan 670 tona yükselmiştir. Var olan potansiyelin değerlendirilerek organik<br />
<br />
arıcılığın kurallarına uyulmasıyla arıcılıkta organik üretimin artırılması ve ihracatın<br />
<br />
geliştirilmesi mümkündür.<br />
<br />
Anahtar Kelimeler: Organik Üretim, Organik Arıcılık, Organik Bal<br />
<br />
Organic Production in Beekeeping<br />
<br />
Abstract: In recent years, demand for organic products has increased in the world<br />
<br />
especially in Europe. In 2000, there were only 7 organic beekeepers in Turkey that has a<br />
<br />
big apiculture potential because of its suitable geographical structure and natural plant<br />
<br />
cover. Therefore, in the number enlarged 2005 to 370 including transitive producers.<br />
<br />
Moreover, organic honey production increased from 508 tones to 670 tones. It is highly<br />
<br />
possible to increase the organic honey production and its export by utilizing its present<br />
<br />
potential and by obeying organic beekeeping rules.<br />
<br />
Key Words: Organic Production, Organic Beekeeping, Organic Honey<br />
<br />
Giriş<br />
<br />
Dünyada hızla artan nüfus karşısında besin kaynaklarının azalması, insanoğlunu birim<br />
<br />
alandan daha fazla ürün elde etmeye yöneltmiştir. Üretimden tüketime kadar olan süreç<br />
<br />
içerisinde verimliliği artırmak amacıyla kullanılan sentetik girdiler konvansiyonel<br />
<br />
tarımda istenilen ürün artışını sağlamıştır. Ancak bu girdilerin bilinçsiz kullanımı ürün<br />
<br />
kalitesinin düşmesine ve çevre kirliliğine neden olmuş ve insan sağlığını olumsuz<br />
<br />
etkilemeye başlamıştır. Bu nedenle sentetik girdilerin yoğun olarak kullanıldığı gelişmiş<br />
<br />
ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede konvansiyonel tarıma alternatif arayışlar<br />
<br />
gündeme gelmiştir. Doğayı kirletmeyen, insan ve hayvan sağlığını korumayı hedefleyen<br />
<br />
organik tarım, bu arayışlar esnasında filizlenerek önemli bir sektör haline gelmiştir. <br />
<br />
________________________________________<br />
<br />
Page 2<br />
<br />
2<br />
<br />
Üretimden tüketime kadar tüm aşamaları kontrollü ve sertifikalı olan organik tarımda<br />
<br />
başlangıçta bitkisel üretim ağırlıkta ise de sektörde meydana gelen önemli gelişmeler<br />
<br />
organik hayvancılığa hız kazandırmıştır. Günümüzde ekolojik dengenin korunarak<br />
<br />
biyolojik gelişmeyi sağlayacak şekilde planlanan organik tarımda hayvansal ve bitkisel<br />
<br />
üretim birlikte düşünülmek zorundadır. Bu sistemde bitkisel üretim bir yandan<br />
<br />
işletmeye gelir sağlarken diğer yandan da hayvancılık için önemli bir girdi<br />
<br />
durumundadır. Organik üretimde öncü durumda olan birçok ülkede bitkisel üretimin<br />
<br />
yanında hayvansal üretime de büyük oranda geçişler başlamıştır. Bu ülkelerde süt, et,<br />
<br />
yumurta ve bal üretiminde önemli gelişmeler kaydedilmişken Türkiye’de hayvancılıkta<br />
<br />
organik üretim ilk olarak arıcılıkta yapılmıştır (Saner ve Engindeniz, 2001).<br />
<br />
Arıcılık, arazi varlığına bağlı olmaması, küçük bir sermaye ile yapılabilmesi, kısa<br />
<br />
sürede gelir getirmesi, büyük kesime istihdam ve gelir sağlayabilmesi, polinasyon ile<br />
<br />
bitkisel üretime katkısı gibi özellikleriyle diğer tarımsal faaliyetlere oranla büyük<br />
<br />
avantajlara sahip bir tarımsal faaliyettir. Türkiye uygun ekolojisi, zengin florası ve<br />
<br />
koloni varlığı ile büyük bir potansiyele sahiptir (Şahinler ve ark., 2003).<br />
<br />
Dünyada ve Türkiye’de Organik Tarımsal Üretim ve Organik Arıcılık<br />
<br />
Konvansiyonel hayvancılıkta çiftlik hayvanlarının performanslarının arttırılması ve<br />
<br />
üretim artışı ile üretim masraflarının azaltılması yolunda son yıllarda önemli gelişmeler<br />
<br />
kaydedilmiştir. Ancak bu üretim artışı çevreye, hayvan sağlığı ve refahına uygun olarak<br />
<br />
gerçekleştirilememiştir. Güvenilir ve sağlıklı ürünlere daha fazla fiyat ödemeye razı<br />
<br />
olan tüketici sayısındaki artış, üretici üzerindeki ekonomik baskıların azaltılmasını<br />
<br />
kolaylaştırmıştır. Sonuçta organik ürün talebi ile türlerin, doğanın, yeraltı sularının ve<br />
<br />
hayvanların korunması isteği hayvansal üretimde de yeni arayışlara yönelme sonucunu<br />
<br />
doğurmuş ve organik hayvancılık ön plana çıkmıştır (Sundrum, 2001).<br />
<br />
Avrupa ülkelerinde konvansiyonel tarımdan organik tarıma geçiş irdelendiğinde tüketici<br />
<br />
ile üretici arasındaki etkileşim dikkat çekmektedir. Bununla birlikte Avrupa Birliği’nde<br />
<br />
organik üretime geçiş sürecinde, birim alan başına belirli bir destek sağlandığından<br />
<br />
1990’lı yıllardan sonra organik üretimin hızla yayılması sağlanmıştır. Bunun en güzel<br />
<br />
örneği, ekili alanların %20’sinde organik üretim yapılan Avusturya’dır. Ancak geçiş<br />
<br />
sonrası dönemde desteğin azaltılması veya kaldırılması, özellikle Portekiz, Fransa ve<br />
<br />
spanya’da organik tarım işletmelerinin sayısının azalmasına neden olmuştur. Örneğin<br />
<br />
spanyada organik hayvancılıkta faaliyet gösteren işletme sayısı azalmış ve yalnızca 50 <br />
<br />
________________________________________<br />
<br />
Page 3<br />
<br />
3<br />
<br />
civarında organik arıcılık işletmesi faaliyetine devam edebilmiştir (Altuğ, 2005).<br />
<br />
srail’de ise organik üretimle ilgili özendirici politikalar ve üreticilerden gelen bilinçli<br />
<br />
taleplerin üretime geçişte ön plana çıktığı görülmektedir. Macaristan Pazar stratejileri<br />
<br />
geliştirerek ve konuyla ilgili bilgi ağı oluşturarak farklı yöntemler uygulamıştır. Bu<br />
<br />
sayede organik tarım işletmesi sayısını 1998 yılında 451’e organik bal üretimini ise 80<br />
<br />
tona yükseltmiştir (Anonim, 2006).<br />
<br />
Avrupa ülkelerinde organik tarıma geçişte temel etkenlerden biri olan tüketici-üretici<br />
<br />
ilişkisinin en iyi örneklerinden biri Danimarka’da görülmektedir. Her iki gurubun da<br />
<br />
etkin rolü ile oluşturulan organik tarıma yönelik politikalar öncelikle pazar dengeleri,<br />
<br />
tüketim şekilleri, kalite ve sağlık koşulları gibi talep oluşturmaya yönelik güçlü önerileri<br />
<br />
içermektedir. Organik tarımda önemli ilerlemeler gösteren ülkelerden biri olan talya’da<br />
<br />
ise organik üretime yönelik kampanyalar yürütülerek kamuoyunun bilinçlendirilmesi ve<br />
<br />
talep oluşturulması hedeflenmiştir. Bu sayede 2004 yılında talya’da organik üretim<br />
<br />
yapan tarım işletmeleri sayısı 42.185’e ve organik bal üretiminde kullanılan kolini<br />
<br />
sayısı 76.607’ye yükselmiştir. Pazar dengelerini dikkate alan diğer bir ülke olan<br />
<br />
Almanya’da ise yine tüketici talepleri değerlendirilmiş ve tüketicilerin kampanyalarla<br />
<br />
bilinçlendirilmesi amacı ile bir fon dahi kurulmuştur (Anonim, 2006).<br />
<br />
Geliştirilen politikalar sayesinde organik tarıma yönelişler artmış ve bazı tarımsal<br />
<br />
faaliyetler biraz daha ön plana çıkmıştır. Bu faaliyetlerden biri olan organik arıcılıkta,<br />
<br />
diğer organik tarımsal faaliyetlerde olduğunun aksine, Avrupa ülkelerinden ziyade başta<br />
<br />
Amerika olmak üzere çeşitli kıta ülkelerinin etkinliği söz konusudur. Organik bal<br />
<br />
üretimde Meksika ilk sırada yer alırken Arjantin, Brezilya, Çin, Yeni Zelanda, Bolivya,<br />
<br />
Kolombiya, Mısır, Uruguay ve Kostarika gibi ülkeler diğer önemli üretici ülkelerdir<br />
<br />
(Uğur, 2004; Öztürk, 2004).<br />
<br />
Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) tüm dünyadaki organik<br />
<br />
tarım hareketlerini bir çatı altında toplamayı, hareketin gelişimini sağlıklı bir şekilde<br />
<br />
yönlendirmeyi, gerekli standart ve yönetmelikleri hazırlamayı, tüm gelişmeleri<br />
<br />
üyelerine ve çiftçilere aktarmayı amaçlamaktadır. Temel ilkeler olarak geliştirilen<br />
<br />
kurallar dizini 1998 yılında IFOAM Temel Standartları olarak modifiye edilmiş ve<br />
<br />
genel kurul tarafından kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Avrupa Birliği (AB),<br />
<br />
Birleşmiş Milletler Tarım-Gıda Örgütü (FAO), Dünya Ticaret Organizasyonu (WTO), <br />
<br />
________________________________________<br />
<br />
Page 4<br />
<br />
4<br />
<br />
Uluslar Arası Doğa Koruma Birliği (IUCN) gibi uluslararası kuruluşlar da organik<br />
<br />
üretimde etkin diğer kuruluşlardır (Anonim, 2007a).<br />
<br />
Türkiye’de 15.795 çiftçi ile 11.325 hektar alanda, balın da içinde bulunduğu 98 çeşitte<br />
<br />
organik üretim yapılmaktadır. Elde edilen organik ürünler çoğunluğu Avrupa Birliği<br />
<br />
üyesi 20’den fazla ülkeye ihraç edilmektedir. Konuya yönelik olarak Tarım Bakanlığı<br />
<br />
tarafından “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına lişkin Yönetmelik”<br />
<br />
hazırlanmış, Temmuz 2001 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye’de 2000 yılındaki<br />
<br />
organik arıcılıkla uğraşan üretici sayısı 7 iken bu rakam 2005 yılında geçiş sürecindeki<br />
<br />
üreticiler ile birlikte 370’e ve bal üretimi ise 508 tondan yaklaşık 670 ton’a yükselmiştir<br />
<br />
(Anonim, 2007b). Üretilen bal ngiltere, talya, Japonya, Singapur, Norveç ve Almanya<br />
<br />
gibi ülkelere ihraç edilmektedir. Almanya’ya 2000 yılındaki yaklaşık 20 ton’luk organik<br />
<br />
bal ihracatı 2004 yılında % 62 artarak 32,5 ton’a ulaşmıştır (Anonim, 2007c).<br />
<br />
Organik tarımsal üretimi geliştirme çalışmalarına hız kazandırmak amacıyla 2000<br />
<br />
yılında Devlet Planlama Teşkilatı kapsamında Ekolojik Tarımı Yaygınlaştırma Fonu<br />
<br />
kurulmuştur. Bu fon 1.5 trilyon TL üzerindeki bütçesini organik tarıma ayırmıştır.<br />
<br />
Ayrıca Ege hracatçı Birlikleri tarafından bir veritabanı oluşturularak organik ürünlerin<br />
<br />
ticaret miktarları saptanmaya çalışılmıştır (Kısagüner, 2001).<br />
<br />
Çizelge 1. 2005 Yılı Türkiye’de Organik Bal Üretim Verileri (Anonim, 2007c).<br />
<br />
ller<br />
<br />
Üretici Sayısı Koloni Sayısı (Adet)<br />
<br />
Bal Üretimi (Ton)<br />
<br />
Ardahan<br />
<br />
2<br />
<br />
390<br />
<br />
0.96<br />
<br />
Artvin<br />
<br />
6<br />
<br />
248<br />
<br />
4.60<br />
<br />
Çanakkale<br />
<br />
35<br />
<br />
1158<br />
<br />
-<br />
<br />
zmir<br />
<br />
1<br />
<br />
2500<br />
<br />
90.00<br />
<br />
Kahramanmaraş<br />
<br />
1<br />
<br />
1500<br />
<br />
55.00<br />
<br />
Muğla<br />
<br />
56<br />
<br />
16330<br />
<br />
412.00<br />
<br />
Rize<br />
<br />
3<br />
<br />
128<br />
<br />
-<br />
<br />
Trabzon<br />
<br />
1<br />
<br />
111<br />
<br />
-<br />
<br />
Van<br />
<br />
20<br />
<br />
2030<br />
<br />
10.00<br />
<br />
Zonguldak<br />
<br />
2<br />
<br />
80<br />
<br />
0.15<br />
<br />
Toplam<br />
<br />
127<br />
<br />
24475<br />
<br />
572.71 <br />
<br />
________________________________________<br />
<br />
Page 5<br />
<br />
5<br />
<br />
Çizelge 2. 1998–2005 Yılları Arasında Türkiye Organik Bal hracatı (Anonim, 2007c).<br />
<br />
Organik Arıcılık<br />
<br />
Organik arıcılık doğada bulunan nektar, polen, su ve propolisin arılar tarafından<br />
<br />
toplanarak çeşitli arı ürünlerine dönüştürülmeleri işleminde, üretimden tüketime kadar<br />
<br />
tüm aşamalarında sunî besleme ve kimyasal ilâçlama yapmadan, organik tarım<br />
<br />
alanlarında veya doğal yapısı bozulmamış florada her safhası kontrollü ve sertifikalı<br />
<br />
yapılan arıcılık faaliyetlerine denir (Yücel, 2005). Arıcılıkta yeterli teknik bilgi ve<br />
<br />
becerinin yanında, üretimin floraya bağımlı olması organik bal üretimini daha da<br />
<br />
güçleştirmektedir. Buna karşılık organik bal üretiminin sözleşmeli üretim modeli ile<br />
<br />
yapılması, sağlıklı ve kaliteli ürün talebiyle doğrudan ihraç edilebilmesi ve yüksek<br />
<br />
fiyatlı oluşu bu üretim modelini avantajlı duruma getirmektedir. Organik arıcılıkta<br />
<br />
konvansiyonel arılığa oranla pek çok uygulama farklılıkları bulunmaktadır. Geçiş<br />
<br />
dönemi ile başlayan bu farklılıklar ürünlerin pazarlanması aşamasına kadar devam<br />
<br />
etmektedir.<br />
<br />
Yıllar<br />
<br />
Ülke<br />
<br />
Miktar (Kg)<br />
<br />
Tutar ($)<br />
<br />
1998<br />
<br />
ngiltere<br />
<br />
85.087.50<br />
<br />
43.953.63<br />
<br />
1998<br />
<br />
Almanya<br />
<br />
20.044.20<br />
<br />
227.927.98<br />
<br />
1999<br />
<br />
ngiltere<br />
<br />
78.700.00<br />
<br />
183.091.15<br />
<br />
2000<br />
<br />
Almanya<br />
<br />
20.400.00<br />
<br />
38.201.81<br />
<br />
2001<br />
<br />
Almanya<br />
<br />
20.000.00<br />
<br />
42.386.61<br />
<br />
2001<br />
<br />
ngiltere<br />
<br />
10.200,00<br />
<br />
20.463.58<br />
<br />
2002<br />
<br />
Almanya<br />
<br />
384.825.00<br />
<br />
848.083.44<br />
<br />
2002<br />
<br />
Norveç<br />
<br />
501.12<br />
<br />
3.423.76<br />
<br />
2003<br />
<br />
Almanya<br />
<br />
20.100.00<br />
<br />
48.610.84<br />
<br />
2003<br />
<br />
Japonya<br />
<br />
1.883.20<br />
<br />
15.425.81<br />
<br />
2003<br />
<br />
Singapur<br />
<br />
529.92<br />
<br />
3.211.16<br />
<br />
2003<br />
<br />
talya<br />
<br />
42.000.00<br />
<br />
87.862.26<br />
<br />
2003<br />
<br />
Almanya<br />
<br />
20.100.00<br />
<br />
60.076.00<br />
<br />
2003<br />
<br />
Almanya<br />
<br />
24.192.00<br />
<br />
79.440.26<br />
<br />
2004<br />
<br />
Almanya<br />
<br />
16.470.00<br />
<br />
46.998.88<br />
<br />
2004<br />
<br />
Almanya<br />
<br />
16.000.00<br />
<br />
48.667.70<br />
<br />
2005<br />
<br />
Almanya<br />
<br />
20.100.00<br />
<br />
45.479.71 <br />
<br />
________________________________________<br />
<br />
Page 6<br />
<br />
6<br />
<br />
Geçiş Dönemi<br />
<br />
Geçiş dönemi, organik üretim için karar alarak bu üretim için gerekli hazırlıkların<br />
<br />
yapılmaya başlanmasından organik ürünün üretilip, belgelendirilmesine kadar geçen<br />
<br />
döneme denilmektedir. Arıcılık işletmesine konvansiyonel üretimden organik üretime<br />
<br />
geçiş için bir yıllık süre verilerek işletmenin organik üretim esaslarına uyumu sağlaması<br />
<br />
sağlanır. Bu süreden önce veya geçiş dönemi içerisinde arıcılık işletmesi “organik<br />
<br />
üretim” adı altında ürün pazarlayamamaktadır (Yücel, 2005).<br />
<br />
Çizelge 3. 2005 Yılında Türkiye’nin Organik Arıcılığa Geçiş Sürecindeki Üretim<br />
<br />
Verileri (Anonim, 2007c).<br />
<br />
ller<br />
<br />
Üretici Sayısı<br />
<br />
Koloni Sayısı (Adet) Bal Üretim (Ton)<br />
<br />
Ardahan<br />
<br />
44<br />
<br />
1860<br />
<br />
-<br />
<br />
Artvin<br />
<br />
18<br />
<br />
797<br />
<br />
0.50<br />
<br />
Ağrı<br />
<br />
1<br />
<br />
700<br />
<br />
10.00<br />
<br />
Adıyaman<br />
<br />
1<br />
<br />
290<br />
<br />
1.50<br />
<br />
Bayburt<br />
<br />
1<br />
<br />
53<br />
<br />
1.00<br />
<br />
Çanakkale<br />
<br />
17<br />
<br />
399<br />
<br />
5.76<br />
<br />
Çankırı<br />
<br />
1<br />
<br />
400<br />
<br />
6.00<br />
<br />
Düzce<br />
<br />
9<br />
<br />
670<br />
<br />
16.75<br />
<br />
Erzurum<br />
<br />
4<br />
<br />
800<br />
<br />
13.70<br />
<br />
Gümüşhane<br />
<br />
1<br />
<br />
300<br />
<br />
7.00<br />
<br />
Hatay<br />
<br />
1<br />
<br />
150<br />
<br />
3.00<br />
<br />
zmir<br />
<br />
5<br />
<br />
1300<br />
<br />
-<br />
<br />
Manisa<br />
<br />
2<br />
<br />
450<br />
<br />
-<br />
<br />
Mersin<br />
<br />
2<br />
<br />
350<br />
<br />
2.80<br />
<br />
Muğla<br />
<br />
94<br />
<br />
14360<br />
<br />
-<br />
<br />
Rize<br />
<br />
5<br />
<br />
347<br />
<br />
2.65<br />
<br />
Tekirdağ<br />
<br />
6<br />
<br />
280<br />
<br />
-<br />
<br />
Trabzon<br />
<br />
1<br />
<br />
300<br />
<br />
6<br />
<br />
Tunceli<br />
<br />
27<br />
<br />
1740<br />
<br />
16.50<br />
<br />
Van<br />
<br />
1<br />
<br />
300<br />
<br />
4.50<br />
<br />
Zonguldak<br />
<br />
2<br />
<br />
165<br />
<br />
0.15<br />
<br />
Toplam<br />
<br />
21<br />
<br />
243<br />
<br />
26011<br />
<br />
97.81<br />
<br />
Kolonilerin Bulunduğu Bölgenin Yapısı<br />
<br />
Arılığın bulunduğu bölgede arılar için yeterli miktarda doğal nektar, polen ve temiz su<br />
<br />
kaynağı bulunmalıdır. Kolonilerin bulunduğu bölge yerleşim merkezlerinden, endüstri<br />
<br />
alanlarından, karayollarından ve tarımsal ilâçların kullanıldığı konvansiyonel tarımın<br />
<br />
yapıldığı bölgelerden uzakta olmalıdır. Organik bal üretimi için asgari 3 km yarıçaplı<br />
<br />
alan içerisinde organik bitkisel üretim yapılmalı veya doğal bitki örtüsü bulunmalı,<br />
<br />
ayrıca bu alan 1 yıl önceden kontrol ve sertifikasyon kuruluşunca denetim altına<br />
<br />
alınmalıdır. Arı nakilleri stressiz ve kısa zamanda gerçekleştirilmelidir. Kimyasal <br />
<br />
________________________________________<br />
<br />
Page 7<br />
<br />
7<br />
<br />
mücadele yapılan ve karantina tedbirleri uygulanan alanlarda organik arıcılık<br />
<br />
yapılamayacağı ve konvansiyonel tarım arazilerine yakın olarak yerleştirilen<br />
<br />
arılıklardan elde edilen arı ürünleri “organik ürün” olarak değerlendirilmeyeceği<br />
<br />
unutulmamalıdır (Uygur, 2004; Yücel, 2005).<br />
<br />
Arı Irkı<br />
<br />
Özellikle organik üretimde kullanılacak arı ırkı belirlenirken bölgesel koşullara en iyi<br />
<br />
şekilde adapte olabilecek ve hastalıklara karşı dirençli bölgesel ekotipler göz önünde<br />
<br />
bulundurulmalıdır. Söz konusu ekotipteki arının çevreden daha fazla nektar ve polen<br />
<br />
toplama yeteneğine sahip olması gibi bir üstünlüğü beraberinde getirmektedir. Arı<br />
<br />
kolonileri, organik üretim yapan işletmelerden suni oğul veya konvansiyonel üretim<br />
<br />
yapan işletmelerden alınan arı kolonilerinin organik petekli çerçevelere aktarılmasıyla<br />
<br />
elde edilir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmeliğe göre ana arı<br />
<br />
ihtiyacı yapay tohumlama ile veya geleneksel üretimlerden kolonilerin % 10’ u kadar<br />
<br />
alınarak karşılanabilir (Yücel, 2005; Anonim, 2007b). <br />
<br />
Üretimde Kullanılan Malzemelerin Özellikleri<br />
<br />
şletmelerde kullanılan kovanlar ahşap kökenli doğal malzemelerden imal edilmiş<br />
<br />
olmalıdır. Kovanlar balmumu, reçine, propolis ve bitkisel yağlar gibi doğal ürünler<br />
<br />
kullanılarak boyanmalıdır. Ayrıca kovanlar arıların biyolojik özellikleri ve isteklerine<br />
<br />
uygun olarak standart ölçülerde olmalıdır. Kovan parçalarının birleştirilmesinde çivi<br />
<br />
veya metal malzeme kullanılmamalı, kullanılmış ise bu bölgeler propolis veya bal<br />
<br />
mumu gibi doğal ürünler ile kapatılmalıdır (Emsen ve Genç, 2004). Organik üretimde<br />
<br />
kovanlar pürmüz ile yakılarak, kullanılan diğer malzemeler ise doğal bitki özlerinden<br />
<br />
yararlanılarak dezenfekte edilmelidir. Konvansiyonel üretimden organik tarıma geçiş<br />
<br />
döneminde kovandaki peteklerin tümünün organik peteklerle değiştirilmesi<br />
<br />
gerekmektedir. Bu amaçla organik balmumu kullanılmalıdır. Organik olmayan bal<br />
<br />
mumu kullanılması durumunda, kalıntı analizi yapılarak balmumunda ilaç kalıntısı<br />
<br />
olmadığının belgelenmesi gerekmektedir (Yücel, 2005). <br />
<br />
Kolonilerin Beslenmesi<br />
<br />
Sorunsuz bir kışlama için kovanlarda yeterince bal ve polen bırakılmalıdır. Organik<br />
<br />
arıcılıkta arıların beslenmesi kendi kovanlarından elde edilen organik balla olmalıdır.<br />
<br />
Ancak arıların yaşamı suni yemlemeye bağlı olduğu durumlarda organik biçimde<br />
<br />
üretilen bal yerine, özellikle iklim koşulları balın kristalleşmesini hızlandırıyorsa, <br />
<br />
________________________________________<br />
<br />
Page 8<br />
<br />
8<br />
<br />
organik bitkisel üretim ile elde edilen şekerden yapılacak şurup veya organik şeker<br />
<br />
melası kullanılmasına izin verilmektedir (Anonim, 2007b). Beslemeye nektar<br />
<br />
akımından 15 gün önce son verilmelidir. Bunu izleyen bir sonraki besleme ise son bal<br />
<br />
hasadından sonra yapılmalıdır. Arılıkta yapılan her uygulama mutlaka düzenli olarak<br />
<br />
kovan sicil defterine yazılmalı, yapılan besleme, kullanılan ürünün tipi, tarihi, miktarı<br />
<br />
ve besleme yapılan kovan numaraları ile ilgili bilgiler kaydedilmelidir (Yücel, 2005).<br />
<br />
Hastalık ve Zararlılarla Mücadele Yöntemleri<br />
<br />
Hastalık ve zararlılardan korunmak için hastalıklara dayanıklı ırklar veya ekotipler<br />
<br />
seçilmeli, ana arılar düzenli olarak yenilenmeli, kovanlarda düzenli hastalık ve zararlı<br />
<br />
kontrolü yapılmalıdır. Koruyucu önlemlere rağmen koloniler hastalanır veya zarar<br />
<br />
görürse, hemen tedaviye alınmalı ve gerekirse koloniler izole edilmelidir. Tedaviye<br />
<br />
uygun olması kaydıyla kimyasal bileşimli ilaçlar yerine fitoterapik ve homeoterapik<br />
<br />
tedavi yöntemleri kullanılmalıdır. Tüm önlemlere rağmen hastalık görünmüş ise bu<br />
<br />
işletmelere 1 yıllık geçiş süresi uygulanmaktadır (Anonim, 2007b).<br />
<br />
Bal arılarında yaygın görülen ve en büyük zararlısı olan Varroa ile mücadelede organik<br />
<br />
kökenli, balda ve balmumunda kalıntı bırakmayan bitkisel maddeler kullanılmalıdır.<br />
<br />
Tütün yaprağının kullanılması sonucunda %75 oranında, okaliptüs ve defne<br />
<br />
yapraklarının kullanılması ileVarroa üzerinde %44-48 oranında, kekik yaprağının<br />
<br />
kullanılması ile Varroa akarı sayısında %93 oranında azalma belirlenmiştir (Yücel,<br />
<br />
2005). Varroa zararlısı ile mücadelede “Biyolojik yöntem” olarak tanımlanan erkek arı<br />
<br />
gözlerinin erken ilkbaharda imha edilmesi Varroa’nın gelişmesini doğal olarak<br />
<br />
engellenmektedir. Yönetmelik bu amaçla erkek arı gözlü peteklerin imha edilmesine<br />
<br />
izin vermektedir (Anonim, 2007b). <br />
<br />
Ürünlerin şlenmesi, Paketlenmesi ve Depolanması<br />
<br />
Kullanılan ambalajlar cam, tahta ve özel üretilmiş uygun organik kaplama<br />
<br />
maddelerinden yapılmalıdır. Balın sağımı sırasında kimyasal sentetik kovucu<br />
<br />
maddelerin kullanılması yasaktır. Bal hasadı sırasında temiz ve düzenli bir sistemin<br />
<br />
kurulması, balların konulacağı kapların titizlikle temizlenmesi ve hazırlanması<br />
<br />
gerekmektedir. Organik arı ürünlerinin ambalajlanması esnasında ürünün niteliğinin<br />
<br />
bozulmamasına dikkat edilmelidir. Ürünün organik yapısını koruyacak bütün hijyenik<br />
<br />
tedbirler alınmalıdır. Organik arı ürünleri konvansiyonel ürünlerden ayrı olarak<br />
<br />
depolanmalı ve depolama sırasında herhangi bir kimyasal ilaç kullanılmamalıdır. Arı <br />
<br />
________________________________________<br />
<br />
Page 9<br />
<br />
9<br />
<br />
ürünlerinin depolanması sırasında oluşabilecek nem, sıcaklık ve ışık değişimlerine<br />
<br />
dikkat etmek gerekmektedir (Yücel, 2005).<br />
<br />
Organik Arı Yetiştiriciliği Yönetmeliği<br />
<br />
Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de ekolojik dengenin korunması,<br />
<br />
organik tarımsal faaliyetlerin yürütülmesi, organik tarımsal üretimin ve pazarlamanın<br />
<br />
düzenlenmesi, geliştirilmesi, yaygınlaştırılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek<br />
<br />
amacı ile 1/12/2004 tarihli ve 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu’na dayanılarak<br />
<br />
yapılan düzenlemeler ile 10 Haziran 2005 tarihli 25841 sayılı yeni bir yönetmelik<br />
<br />
hazırlanmıştır. Bu yönetmelik her türlü bitkisel, hayvansal ve su ürünleri üretimi ile<br />
<br />
kullanılacak girdilerin organik tarım metoduna uygun olarak üretilmesi veya temini,<br />
<br />
orman ve doğal alanlardan organik tarım ilkelerine uygun olarak ürün toplanması, bu<br />
<br />
ürünlerin işlenmesi, ambalajlanması, etiketlenmesi, depolanması, taşınması,<br />
<br />
pazarlanması, kontrolü, sertifikalandırılması, denetimi ile cezai hükümlere ilişkin teknik<br />
<br />
ve idari hususları kapsamaktadır (Anonim, 2007b). <br />
<br />
Sonuç<br />
<br />
Organik arıcılıkta hedeflenen verim ve kalitenin sağlanabilmesi için üreticilere teknik ve<br />
<br />
ekonomik konularda bilgi akışının sağlanmasının şart olduğu ve geçiş sürecinde<br />
<br />
üreticilerle yakın ilişkinin etkili olacağı bilinen gerçektir. Her yöre üreticisi için<br />
<br />
önceliklerin ayrı ayrı belirlenerek ele alınması başarıyı arttıracaktır. Yine bugüne kadar<br />
<br />
yapılan uygulamalarda organik arıcılık sistemin başarılı ve uzun süreli olması için<br />
<br />
desteklerin bütün olarak ele alınması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Organik tarım<br />
<br />
özellikle Avrupa Birliği Ülkeleri’nde kırsal kalkınma politikalarına entegre edilmeye<br />
<br />
çalışılmakta, kırsal kalkınmaya yapacağı destek de açıkça belirtilmektedir. Kırsal<br />
<br />
alanlarda kalkınmanın piyasa güçlerine dayanan, rekabetçi bir sistemi kurarak<br />
<br />
gerçekleştirebileceği “araç” olarak organik tarımı keşfetmiştir. Birçok araştırmacı da<br />
<br />
organik tarımda bu yönde bir politika oluşturulması gereğini vurgulamakta, aksi halde<br />
<br />
geçmişte olduğu gibi organik ürün bolluğu nedeniyle üreticinin ürününü satamayacağı<br />
<br />
ve düşük fiyatlar nedeniyle organik üretimin olumsuz yönde etkileneceğine dikkat<br />
<br />
çekmiştir.<br />
<br />
Türkiye’de organik arıcılığa geçişte başarılı olabilmek için üreticilere sağlanacak<br />
<br />
finansal desteklere, hızlı bilgi akışına, geniş ürün yelpazesine, uluslararası standartlara<br />
<br />
uygun üretime, ulusal semboller ile koruma ve plânlamaya yönelik çalışmalara ağırlık <br />
<br />
________________________________________<br />
<br />
Page 10<br />
<br />
10<br />
<br />
verilmelidir. Pazarlama kanallarının çeşitlenmesi organik tarıma geçişi hızlandıracaktır.<br />
<br />
Özellikle Türkiye’nin Doğu Bölgelerinde ulaşım imkânlarının kısıtlı olduğu, tarımsal<br />
<br />
amaçlı ilâçlama ve gübrelemenin olmadığı alanların fazla oluşu organik arıcılığa doğal<br />
<br />
bir ortam sağlamaktadır. Türkiye arıcılığı için önemli bir potansiyeli de elinde<br />
<br />
bulunduran Doğu Anadolu Bölgesi, başta arıcılar olmak üzere tarımsal faaliyetlerde<br />
<br />
bulunan üreticilerin bilinçlendirilmesi ile var olan potansiyelden en üst seviyede<br />
<br />
yararlanılmasına olanak sağlayacaktır. Bu sayede Türkiye’nin konvansiyonel bal<br />
<br />
üretiminde olduğu gibi organik bal üretiminde de dünya sıralamasında üst sıralarda yer<br />
<br />
alması ve ihracatta söz sahibi olması mümkündür. <br />
<br />
Kaynaklar<br />
<br />
Altuğ, T. 2005. spanya’da organik tarım. http://www.bugday.org/article.php?ID=72<br />
<br />
(14.Mart 2006).<br />
<br />
Anonim. 2006. Organic farming in europe. http://wwww.organic-euro (22 Ocak 2006).<br />
<br />
Anonim. 2007a. Dünya’da organik tarım. http://www.egeliihracatcılar.com/organik<br />
<br />
tarım (12 Nisan 2007).<br />
<br />
Anonim. 2007b. T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Organik Tarım yönetmeliği.<br />
<br />
Organik<br />
<br />
Arı<br />
<br />
Yetiştiriciliği.<br />
<br />
http://www.tarim.gov.tr/uretim/organiktarim/organik.doc (12 Nisan 2007).<br />
<br />
Anonim. 2007c. T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Organik Tarım statistikleri.<br />
<br />
http://www.tarım.gov.tr/organik tarım (12 Nisan 2007).<br />
<br />
Emsen, B., Genç, F. 2004. Organik bal üretimi, IV. Zootekni Bilim Kongresi 01–03<br />
<br />
Eylül 2004, Isparta.<br />
<br />
Kısagüner, K. 2001. Avrupa Birliği’nde kırsal kalkınma süreci ve organik tarım. T.C.<br />
<br />
Dış lişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Dairesi Başkanlığı. Ankara.<br />
<br />
Öztürk, A.. 2004. Organic honey production in Turkey. 1 st nternational Congress on<br />
<br />
Organic Animal Production and Food Safety, 28 April- 1 May 2004, Kusadasi,<br />
<br />
Turkey.<br />
<br />
Saner, G., Engindeniz, S. 2001. Hayvancılıkta organik üretime geçiş olanakları ve<br />
<br />
Türkiye üzerine bir değerlendirme, Türkiye 2. Ekolojik Tarım Sempozyumu 14-<br />
<br />
16 Kasım 2001, Antalya.<br />
<br />
Sundrum, A. 2001. Organic livestock farming: A Critical Review, Livestock Production<br />
<br />
Science, 67(3):207-215. <br />
<br />
________________________________________<br />
<br />
Page 11<br />
<br />
11<br />
<br />
Şahinler, N., Ceylan, D.A., Gül, A. 2003. 1970’li yıllardan günümüze Türkiye<br />
<br />
arıcılığının değerlendirilmesi, II. Marmara Arıcılık Kongresi 28-30 Nisan 2003,<br />
<br />
Yalova.<br />
<br />
Uygur, Ş.Ö. 2004. Organik arıcılık. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü<br />
<br />
Bülteni, 118 No’lu Broşür, Menemen, zmir.<br />
<br />
Uğur, E. 2004. Organik üretimde bal önem kazanıyor. zmir Ticaret Odası Başkanlığı<br />
<br />
Araştırma ve Geliştirme Müdürlüğü Bülteni, zmir.<br />
<br />
Yücel, B. 2005. Organik arıcılığın ülkemizdeki vizyonu. Hasad Dergisi, 241:56-61. <br />
<br />
<br />
<br />
Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-51810676317548396812011-10-05T14:25:00.000-07:002011-10-05T14:25:31.480-07:00Propolisin Tarihçesi<br />
<br />
Propolis insanoğlu tarafından binlerce yıldır kullanılmaktadır. Günümüzde ise artan bir popülerlik kazanmıştır. Arılar propolisi milyonlarca, insanlarsa binlerce yıldır kullanmaktadır. Arılar ve insanoğlu propolisi yararlı ve faydalı bulmaktadır. İnsanlık için bu reçinemsi yapının keşfedilen yararları henüz çok az kalmaktadır.<br />
<br />
Propolis geçmiş dönemlerden beri çeşitli amaçlarda özellikle tıpta kullanılmaktadır. Eski Yunan yazıtları bu maddeyi iltihaplanan yaralar ve çürükler için kür olarak tanımlarken Roma’da yara üzerine konulan lapa benzeri karışımın yapımında pratisyenler tarafından kullanılmaktadır. İbranice eski vasiyetnamelerde tzori olarak geçmektedir ve terapetik özellikleri ile anılmaktadır. Avrupa’daki 12 yy. kayıtları propolisin medikal preparatlarının ağız ve yara enfeksiyonlarının tedavisi ve diş sağlığı için kullanımından bahseder. Propolisin yara iyileştirme özellikleri eski çağlarda Avrupa ve Kuzey Afrika’da, Mısır, Yunan ve Romalılarca bilinmekteydi.<br />
<br />
<a href="http://www.organikbal.com/">http://www.organikbal.com/</a><br />
<br />
<a href="http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/">http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/</a><br />
Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-56140107534905463052011-10-02T13:08:00.000-07:002011-10-02T13:08:22.235-07:00BALLARDA HATALI İLAÇ KULLANIMI SONUCU MEYDANA GELEN KALINTILARIN2/10/2011 ·<br />
Yrd.Doç.Dr. Yavuz Kürşad DAŞ, Prof.Dr. Abdurrahman AKSOY<br />
<br />
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi Farmakoloji-Toksikoloji Anabilim Dalı, SAMSUN<br />
<br />
Arıcılık, bal arısını belli amaçlar doğrultusunda kullanabilme ve yönetebilmedir. Bal arıları; bal, balmumu, arı sütü, arı zehiri, çiçek tozu, propolis gibi insan sağlığı ve beslenmesi yönünden son derece değerli ürünler üretmesi ve toplaması yanında yapılan bitkilerde tozlaşma hizmetleri ile de tabiatta ve tarımsal üretimde hayati öneme sahiptirler (1,14).<br />
<br />
<br />
<br />
Bal bitki nektarlarının, bitkilerin canlı kısımlarının salgılarının veya bitkilerin canlı kısımları üzerinde yaşayan bitki emici böceklerin salgılarının bal arısı (Apis mellifera) tarafından toplandıktan sonra kendine özgü maddelerle birleştirerek değişikliğe uğrattığı, su içeriğini düşürdüğü ve petekte depolayarak olgunlaştırdığı doğal üründür (6)<br />
<br />
<br />
<br />
Arı hastalıkları ülkemiz arıcılığında önemli kayıplara yol açmakta olup, bilinçli bir ilaç kullanımı olduğunu söylemek oldukça zordur. Özellikle kış kayıpları olarak kayda geçen veya arıcılar arasında kış kayıpları olarak değerlendirilen kayıpların çoğu aslında arı hastalıklarının öldürücü seviyeye gelmesi ve kış aylarında kolonilerin sönmesidir. Hastalıkları belirlemeden kokteyl şeklinde değişik kimyasal ve antibiyotiklerin karıştırılıp arılara verilmesi ise oldukça zararlıdır. Değişik sınıf ve etki mekanizmalarına sahip ilaçların bir arada ve aynı zamanda kullanılması ilaç etkinliğini değiştirmekte, hastalıkları etkilememekte yada tam tersine arılarda öldürücü sonuçlar oluşturmaktadır. Bunun yanında arı ürünlerinde kalıntı sorunu yaratmakta ve böylece insanlar için yararlı bir ürünü riskli bir hale getirmektedir (3)<br />
<br />
<br />
<br />
Gerek hayvanlar ve gerekse bitkiler veya tarım ürünleri ile bunların çevresinde kullanılan ilaç ve kimyasal maddelerin birçoğu, uygulandıkları alan ve canlıların vücudunda kısmen parçalanarak etkisiz veya zararsız hale gelirken veya getirilirken, bazıları (organik klorlu bileşikler, poliklorobifeniller, polibromobifeniller, metaller, bazı mantar ilaçları gibi) da son derece yavaş ayrışmaları dolayısıyla, bunlarda giderek artan miktarlarda birikirler; böylece besin zinciri yoluyla son tüketici olan insana ulaşırlar (11).<br />
<br />
<br />
<br />
Yukarıda sıralanan etkilerden kaçınmak amacıyla besinlerdeki ilaç ve kimyasal madde kalıntı düzeylerini ortaya koymak için son derece duyarlı (mikro g/kg ve hatta ng/kg düzeyinde bile ölçüm yapabilen), güvenilir ve tekrarlanabilir analiz yöntemleri geliştirilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Gıda ve Tarım Örgütü (GTÖ), Avrupa Birliği’nin ilgili komisyonları, ABD’deki Besin ve İlaç İdaresi gibi kuruluşlar (FDA), yaptıkları çalışmalarla, tüketici sağlığının korunması da dahil, ilaç kalıntılarının yol açabilecekleri ekonomik ve sosyal yönlü olumsuzluklarının önlenmesi için çalışmakta, diğer ülkelerle birlikteliğin sağlanması için çaba sarf etmektedirler (10).<br />
<br />
<br />
<br />
Ballarda ilaç kalıntıları başlıca iki yoldan kaynaklanır. Bunlardan ilki arı hastalıklarının sağaltımı amacıyla kovanda ilaç uygulanmasıdır. İlaç kalıntısının diğer nedeni zirai mücadelede kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlar işçi arıların balın ham maddesi olan bitki özlerini emmesi ile arılar tarafından alınıp kovana getirilir. İnsektisit amaçla kullanılan bu ilaçlar arılar için de zehirlidir ama kullanılan miktar düşük olduğu için genellikle arıların ölmesine sebep olmazlar. Ancak, balda kalıntıya neden olurlar (10)<br />
<br />
<br />
<br />
Arı hastalıkları için son yıllarda ilaç kullanımı önemli derecede yaygınlaşmıştır. Ancak ilaçların, özellikle, antibiyotiklerin gelişi güzel kullanılması beklenen başarıyı önemli ölçüde etkilemiştir. Zira bazı hastalık yapıcı mikroorganizma türlerinin yaygın ve bilinçsizce kullanılması ilaçlara karşı toleransın artışına yol açtığı gibi dirençli suşların ortaya çıkışı da kaçınılmaz olmuştur. Bu nedenle ilaç seçiminin özellikle antibiyotik seçiminin yapılmasında hastalık etkenlerinin antibiyotiklere karşı duyarlılık derecelerinin bilinmesinde büyük yarar vardır. Özellikle Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından bal arıları için bu amaçla ruhsatlandırılmış ve Veteriner Hekim Reçetesi ile satılacak ilaçlar kullanılmak suretiyle ilaçlama yapılmalıdır (4).<br />
<br />
<br />
<br />
Arı hastalık ve zararlılarına karşı kullanılacak ilaçlar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca ruhsatlandırılmaktadır. Dünyadaki gelişmelere bağlı olarak bazı ilaçların kullanımları kalıntıya sebep olmaları nedeniyle (özellikle antibiyotikler) sınırlandırılmıştır. Amerikan Yavru Çürüklüğü, Avrupa Yavru Çürüklüğü ve Septisemi için daha önce kullanımına izin verilmiş olan eritromisinin arılarda kullanımı kaldırılmıştır Bal arılarında bakterilerden ileri gelen hastalıklar (Amerikan Yavru Çürüklüğü, Avrupa Yavru Çürüklüğü, Septisemi) için kullanımına izin verilmiş ilaç etkin maddesi bulunmadığından ruhsatlı bir müstahzar da yoktur. Bal arıları için önemli olan parazitler; Varroa jacobsoni (Arı canavarı), Acarapis woodi (Trakea akarı), Meloe variegatus (Yakı böceği), Senotainia tricuspis’tir. Arıcılıkta önemli olan bal arısı zararlıları; Büyük Balmumu Güvesi, Küçük Bal Mumu Güvesi, Arı Biti Ölübaş kelebeği’dir. Arılardaki bu parazitlere karşı ruhsatlandırılmış ilaç etkin maddeleri amitraz, flumethrin, coumaphos, formik asit ve timoldur (2).<br />
<br />
<br />
<br />
Varroa hastalığına karşı akarisid özelliğe sahip ilaç uygularken laboratuvar testlerinden geçirilmemiş, arı ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olan kimyasal maddeler kullanılmamalıdır. İlaçlar mutlaka tarif edildiği şekilde ve uygun dozda kullanılmalıdır. Bal hasatı döneminde kesinlikle ilaçlama yapılmamalı, erken ilkbahar ve geç sonbaharda ilaçlama yapılmalıdır. İlaçlama genellikle hava sıcaklığının 14° C'nin üstünde olduğu günlerde ve arıların kovana döndükleri tercihen akşam saatlerinde yapılmalıdır. Kovanda bölme tahtaları varsa ilaçlama sırasında çıkartılarak arıların serbest hareket etmeleri sağlanmalıdır, Fumigant şeritlerin alevli yanmamasına dikkat edilmeli, uygulama sırasında maske, eldiven, gözlük takılmalıdır. Bu kapsamda erken ilkbahar ve özellikle geç sonbahar döneminde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından bal arıları için bu amaçla ruhsatlandırılmış ve Veteriner Hekim Reçetesi ile satılacak ilaçlar kullanılmak suretiyle düzenli ilaçlama yapılmalıdır. Bu şekilde balda ilaç kalıntısının en aza indirgenmesi de temin edilmiş olacaktır. Ayrıca coğrafi durum ve iklim şartları çerçevesinde aynı bölgedeki tüm arılıkların da eş zamanlı olarak ilaçlanması sağlanmalı ve bu denetlenmelidir. Münavebeli olarak ilaç kullanımının sağlanması, Varroaların bu kimyasallara direnç kazanmasının önlenmesi açısından çok önemlidir. Çünkü az sayıdaki akarın dirençliliği bile dirençli popülasyonların oluşmasına neden olabilmektedir (5).<br />
<br />
<br />
<br />
Ballarda kalıntı olarak bulunmasına izin verilen ilaç ve kimyasal maddelerin tolerans sınırları Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliğinde belirtilmiştir. Buna göre ballarda pestisid etkin madde miktarı toplam 0.01 mg/kg’ı geçmemelidir. Ayrıca peteklerde bulunan mum güvesine karşı kullanılan naftalenin ballarda bulunmasına izin verilen kalıntı miktarı 0.01 mikro g/kg’dır.6 Türk Gıda Kodeksi’ne göre ballarda kalıntı olarak bulunmasına izin verilen veteriner ilaçları miktarları amitraz ve coumaphos için 200 mg/kg, cymiazol için 1000 mg/kg’dır (13).<br />
<br />
<br />
<br />
Bal için ilaç kalıntı arınma süresi “GÜN” olarak ifade edilir. Tedavi süresince ve son ilaç uygulamasından sonra 30 gün boyunca elde edilen bal insan tüketimine sunulmamalıdır. Arıların bal üretimine başlamasına en az 32 gün kala ve bal üretimi boyunca kullanılamaz. İlaç uygulanan kovanlardan elde edilen ballar insan tüketimine sunulmamalıdır. Arıların bal üretmeye (tutmaya) başlamasından itibaren bal hasadına kadar ilaç kullanılamaz. İnsan tüketimine sunulacak olan polen, arı sütü, propolis vs toplama ve üretme döneminde kovanlara (arılara) uygulanamaz. Bal akımı (bal tutumu) süresince ve bal akımının başlamasına asgari 3 gün kala uygulanmamalıdır (9).<br />
<br />
<br />
<br />
Avrupa Birliği Konseyi’nin 29 Nisan 1996 tarihinde yayınlamış olduğu 96/23/EC Direktifi, Avrupa Birliği’ne üye, aday ve aday adayı ülkelerle ticaret yapan diğer ülkeler için canlı hayvan ve hayvansal ürünlerde ilaç ve kimyasal madde kalıntısı sorununa ilişkin çeşitli kurallar getirmiştir. Türkiye Avrupa Birliği’ne aday adayı ve üye ülkelerle ticaret yapan bir ülke olduğu için, üye ülkelere yapacağı canlı hayvan ve hayvansal ürün ihracatında bu direktifin getirmiş olduğu kurallara uyma zorunluluğu vardır. 96/23/EC Direktifi’ne göre ballarda kalıntısı izlenilmesi gereken madde grupları B1 (antibakteriyel maddeler-sülfonamid ve kinolonlar da dahil), B2c (sentetik piretroid ve karbamat insektisidler), B3a (OK bileşikler-Poliklorobifeniller dahil) ve B3b (OF insektisidler)’dir.7 Eğer bir veteriner ilacı için belirlenmiş bir Maksimum Kalıntı Limiti (MRL) yok ise bu durumda bu ilacın kalıntısının balda veya petekte bulunmaması gerekir. Avrupa Birliği’ne bal ihracatı yapan ülkelerin, MRL belirtilmemiş ilaçların kalıntıları için, günümüz teknolojisinde genel kabul edilen tespit limiti olan 10 mikro g/kg (ppb) sınırına uymaları önerilmektedir (12)<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
KAYNAKLAR<br />
<br />
<br />
<br />
1. ARI YETİŞTİRİCİLİĞİ (2002). Erişim: [http://www.tarim.gov.tr/Bilgi/yetistiricilik/ariyetistiriciligi.htm]. Erişim tarihi: 24.09.2002.<br />
<br />
2. AKPINAR, Ş. (2007). Balda kalıntı: Erişim: [http://www.ordutarim.gov.tr/subeleler/kontrol/BAL/ baldakalinti.doc]. Erişim tarihi: 22.02.2007.<br />
<br />
3. AYDIN, L., ÇAKMAK, İ., GÜLEĞEN, E., KORKUT, M. (2003). Güney Marmara Bölgesi Arı Hastalıkları ve Zararlıları Anket Sonuçları. Uludağ Arıcılık Derg. Şubat: 37–40.<br />
<br />
4. BAL ARILARININ AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ HASTALIĞINA KARŞI KORUNMA VE MÜCADELE TALİMATI (2001). Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü. Hukuki Dayanak: 12.11.2001 tarih ve HSHD-HHM–10474–029963 Sayılı Koruma ve Kont Gn. Md. Yazısı. KKGM - Akay Cad. No:3 Bakanlıklar/ANKARA. Erişim: [http://www.kkgm.gov.tr/talimat/ amr_yavru.html]. Erişim tarihi: 21.02.2007.<br />
<br />
5. BAL ARILARININ VARROOSİS’İNE KARŞI KORUNMA VE MÜCADELE TALİMATI (2001). Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü. Hukuki Dayanak: 12.11.2001 tarih ve HSHD-HHM-10474-029963 Sayılı Koruma ve Kont Gn. Md. Yazısı. KKGM - Akay Cad. No:3 Bakanlıklar/ANKARA. Erişim: [http://www.kkgm.gov.tr/talimat/varroasis.html]. Erişim tarihi: 21.02.2007.<br />
<br />
6. BAL TEBLİGİ (2005) Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği Tebliğ No: 2005/49. Resmi Gazete 17.12.2005 Tarih, 26026 Sayı. 7. COUNCIL DIRECTIVE 96/23/EC (1996). On measures to monitor cetain substances and residues thereof in live animals and animal products and repealing Directives 85/358/EEC and 86/469/EEC and Decisions 89/187/EEC and 91/664/EEC. Of. J. EC. No: L 125/11. 23.05.1996.<br />
<br />
8. DAŞ, Y.K. (2004). Türkiye’de Üretilen Ballarda Bazı Organik Fosforlu ve Sentetik Piretroid İnsektisit Kalıntılarının İncelenmesi. Doktora tezi. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Ankara.<br />
<br />
9. GIDALARDAKİ İLAÇ KALINTI UYARILARI HAKKINDA TALİMAT (2002). Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü. Tamim No: 2002 / 11. KKGM - Akay Cad. No:3 Bakanlıklar/ANKARA. Erişim: [http://www.kkgm.gov.tr/talimat/gidalarda_ilac_kalinti_uyarilari.html]. Erişim tarihi: 21.02.2007.<br />
<br />
10. KAYA, S., PİRİNÇCİ, İ., TRAŞ, B., ÜNSAL, A., BİLGİLİ, A., AKAR, F., DOĞAN, A., YARSAN, E. (2002). Veteriner Hekimliğinde Toksikoloji. 2.Baskı, Medisan Yayınevi, Ankara.<br />
<br />
11. KAYA, S., PİRİNÇCİ, İ., ÜNSAL, İ.A., KARAER, Z., TRAŞ, B., BİLGİLİ, A., AKAR, F., DOĞAN, A. (2002). Veteriner Hekimliğinde Farmakoloji. 2. Cilt, 3.Baskı, Medisan Yayınevi. Ankara.<br />
<br />
12. SUNAY, A.E. (2006). Balda antibiyotik kalıntısı sorunu. Uludağ Arıcılık Derg. Kasım: 143-148.<br />
<br />
13. TÜRK GIDA KODEKSİ–HAYVANSAL KÖKENLİ GIDALARDA VETERİNER İLAÇLARI MAKSİMUM KALINTI LİMİTLERİ TEBLİĞİ (2002). T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığından ve Sağlık Bakanlığından. Tebliğ No:2002/30. Resmi Gazete İlk Yayın 28.04.2002 24739, 1. Değişiklik 11.02.2004 25370, 2. Değişiklik 06.06.2005 25837. Erişim: [http://www.okyanusbilgiambari.com/tgm/Tebl/T-Bulasan-VeterinerilaclariMaksimumkalinti.pdf]. Erişim tarihi: 21.02.2007.<br />
<br />
14. ZEYBEK, H. (1991). Arı Hastalıkları ve Zararlıları. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Hayvan Hastalıkları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü. Etlik / Ankara.<br />
<br />
<br />
<br />
www.organikbal.com<br />
<br />
<br />
<br />
www.aricilikmalzemeleri.web.tr<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-9872516602382577002011-09-24T14:02:00.001-07:002011-09-24T14:03:03.624-07:00Propolisin İyilşetirici EtkisiViral Enfeksiyonlar<br />
<br />
<br />
Klinik deneyler, insanlarda grip rahatsızlığına karşı koruyucu etki gösterdiğini ortaya koymuştur. Soğuk algınlığında, propolis kullanan hastalar 3 günde tamamen iyileşirken, propolis kullanmayan hastalarda bu sürenin 5 güne çıktığı görülmüştür. Deri hastalıkları geçiren hastalardaki klinik deneylerde, propolis kreminin uçuk tip 1 ve uçuk Zona Zoster virüslerine karşı belirgin tedavi edici özellikte olduğu gözlenmiştir. Propolis kremi yara ve acının süresini azaltmış, ayrıca yara nöbetleri arasındaki süreyi de azaltmıştır<br />
<br />
<a href="http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/">http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/</a><br />
<br />
<a href="http://www.organikbal.com/">http://www.organikbal.com/</a><br />
<br />
<br />
Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-68511573717662249702011-09-22T12:58:00.001-07:002011-09-22T12:58:59.357-07:00Propolis Özellikleri<br />
<br />
Propolisin güçlü antimikrobiyal aktivitesinden dolayı, propolis doğal antibiyotik olarak bilinir. Yapılan birçok sayıda araştırma da propolisn yüksek antimikrobiyal olduğunu göstermiştir. Propolisin MRSA da dahil olmak üzere 21 tür bakteri üzerinde, 9 tür mantar üzerinde, Giardia’nın da dahil olduğu 3 protozoa türü üzerinde ve Herpes ve Influenza’nın da dahil olduğu geniş yelpazeli virüsler üzerinde inhibitör etkisi bulunmuştur. <br />
<br />
Bunların dışında ayrıca propolisin geniş ölçüde tedavi edici özellikleri vardır. Bu özellikler arasında antikanser etki, antioksidan etkisi, yara kapama ve doku tamir etkileri, sindirim sistemi etkileri, deri enfeksiyonları etkisi, anti,-inflamatory etki, anastezik etki, bağışıklık sistemi etkileri, kalp-damar sistemi etkileri ve diş sağlığı etkisidir. Propolis içerisindeki flavanoid seviyesinin yüksek olmasından dolayı, bu ürün insanlarda oksijen radikallerine karşı yakalayıcı olarak görev görür. Ayrıca ilginç olarak vitamin C’nin okside olarak zarar görmesini engeller. Klinik çalışmalar propolisin bronşit ve benzeri rahatsızlıkların, influenza ve herpes, deri mantarları, diş ve diş eti rahatsızlıklarında, ülser, yanık ve abselerde, kulak enfeksiyonlarında, giardi ve kolitde, vajinal ve servikal rahatsızlıklarda etkili olduğunu göstermiştir.<br />
<br />
Propolis ve propolisli ürünlerin kontaminasyon ve kısa raf ömürlülüğü gibi problemleri olmamaktadır. Bu durum propolisin antioksidan ve antimikrobiyal özelliklerinden dolayıdır. <br />
<br />
Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-60250770345022306012011-09-21T13:11:00.000-07:002011-09-21T13:16:58.159-07:00Poşetle Şerbet Verme İşlemi<br />
Poşetle şerbet verme yöntemi sıklıkla tarafıma sorulan sorulardandır.İşlem çok basit: Öncelikle ince buzdolabı poşetlerinden alıyorsunz. A tipi marketlerde rahatlıkla bulunabiliyor. Çokda ucuz.1-2 lira.İçinden 100 tane poşet çıkıyor.Bir yemlik parasına bir yıllık işinizi çok rahatlıkla görebilirsiniz.Şerbetinizi normal şartlada istediğiniz kıvamda yaptıktan sonra istediğiniz miktarı poşetin içine boşaltıyor ve ağzını bağlıyorsunuz.Koloniye verirken bir kenerından kapağı ve örtü bezini kaldırarak poşetimizi arıların yoğun bulunduğu bölgeye bırakıyor v e kapağı tekrar kapatıyoruz..Bütün yapılması gereken bu kadar.<br />
<br />
Bu yöntemin en öenemli artısı yağma riski sıfır. Günün her saatinde verilebilir.Pratik ve ekonomik bir yöntem deneyin pişman olmayacaksınız.<br />
<br />
<br />
<a href="http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/">http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/</a><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDPVAbC1FsH84TLyXof3sfHZC_eHHVoxRvrVkS_lfPrkkm7MDX7NHw3QpG5nFfvIMnLgZ4S35BkWweyc-cafwKrLfuvCP61JUfAk_zyiVH3_hOOF2ZNCZr0zZ4Fju73GnuVoybunTPbauP/s1600/310311_10150324573262068_638677067_8006132_1692728412_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; cssfloat: left; float: left; height: 320px; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; width: 574px;"><img border="0" hca="true" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDPVAbC1FsH84TLyXof3sfHZC_eHHVoxRvrVkS_lfPrkkm7MDX7NHw3QpG5nFfvIMnLgZ4S35BkWweyc-cafwKrLfuvCP61JUfAk_zyiVH3_hOOF2ZNCZr0zZ4Fju73GnuVoybunTPbauP/s320/310311_10150324573262068_638677067_8006132_1692728412_n.jpg" width="240" /></a></div>
<br />
<br />Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-22388055256880077852011-09-18T12:13:00.001-07:002011-09-18T12:13:50.823-07:00Propolis Hangi Hastalıklar İçin Kullanılabilir?Propolisin doğal bir antibiyotik olduğu, bağışıklığı önemli ölçüde artırdığı, fagosit fonksiyonlarını hızlandırdığı, vücudun antikor salgılayarak hastalıkları önlediği de bildirilmektedir. Propolisin anestetik etkisi de olduğu ve ilaçların etkinliklerini artırdığı da söylenmektedir. Sentetik antibiyotiklerin aksine uzun süre kullanımı propolis zararlı bakterilerde direnç oluşturmamakta, yararlı bakterileri de olumsuz olarak etkilememektedir. Bu nedenle ender bulunan propolis, geniş spektrumlu antibiyotik olarak kabul edilmektedir.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Klinik çalışmalarda propolisin comedo, beriberi, shingles, zosfer psorias, deri ülserine karşı çok etkili olduğunu göstermiştir. Propolis ayrıca ağız yaraları, periodonditis, diş ağrısı, rhinitis, mide ülseri, nefrit, idrar yolları enfeksiyonu, influenza, diare, polypus, özellikle kanser ve diğer birçok hastalıkta da başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Herhangi bir yan etkisi yoktur.Özetle propolis, bu yüzyılda keşfedilen en mükemmel doğal ilaçtır.Propolisin Biyolojik Aktiviteleri<br />
<br />
Arılar tarafından doğadan toplanan propolis, insan sağlığı ve yaşam açısından son derece önemli bir maddedir. İnsanlar eski çağlardan günümüze kadar çeşitli enfeksiyonların tedavisinde doğadan toplanan propolisten yararlanmayı bilmişlerdir. Propolisin cerrahi müdahalelerde tıbbi mum yerine, savaşlarda yara ve dokuların iyileştirilmesinde vazelinle karıştırılarak merhem olarak kullanıldığı bildirilmektedir.<br />
<br />
<br />
<br />
İnsanların üretemediği önemli ürünlerden olan propolis, bu yüzyılda keşfedilen en mükemmel doğal ilaçtır. Tıp alanında çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır. Propolis tıbbi etki açısından antibakterial, antiviral, antiseptik, antifungal ve antibiyotik özellik taşıması yapılan bilimsel çalışmalarla belirlenmiştir. Propolisin yapısında bulunan ve büyük önem taşıyan flavanoidler ve terpenler oldukça kuvvetli antioksidan ve antisteril etkili bileşiklerdir. Organik çözücülerde çözülen bileşik guruplar içerisinde flavanoidler en önemli gurubu oluşturmaktadır. <br />
<br />
<br />
<br />
Flavanoidler, bitkilerin hemen her kısmında ve çok fazla sayıda bulunan pigment içeren maddedir. Bazı flavanoidler arının tükürük salgılarına karışan enzimlerle değişikliğe uğramaktadırlar. Flavanoidlerin bazıları çok çeşitli bakteri türlerine etkili olmaktadır. Flavanoidlerin kalp-damar sistemi üzerine olumlu etkileri olduğu; kan dolaşımını düzenlediği; kılcal damar çatlamalarını azalttığı; mide mukozasını ülsere karşı koruduğu; mide yaralarını küçülttüğü; iç salgı sistemini düzenlediği ve halsizliğe karşı olumlu etkisi olduğu belirlenmiştir.<br />
<br />
<br />
<br />
Organik çözücülerde çözülen önemli diğer bir gurup sinamik asit ve türevleri oluşturmaktadır. Bunlardan fülerik asit, gram(+) ve gram(-) bakterilerine karşı güçlü antibiyotik özelliği göstermektedir. Pıhtılaşmayı hızlandırarak yaraları hızla iyileştirdiği, cilt rahatsızlıklarında merhem şeklinde kullanımın çok olumlu sonuçlar verdiği ortaya konulmuştur.<br />
<br />
<br />
<br />
Tropik propolislerde bulunmayan kafeik asitin, antimikotik, antiviral etkileri yanında kuersetin ve luteolin maddeleri ile birlikte kansere karşı etkili olduğu bildirilmektedir. Antibiyotiklerle birlikte kullanıldığında bu ilaçların etkisini artırdığı, anestetik, antioksidatif etki gösterdiği, ikinci derecede yanıkların tedavisinde olumlu sonuçlar verdiği, çimlenmeyi engellediği ve güçlü bir antiseptik olduğu belirlenmiştir.<br />
<br />
<br />
<br />
Propolisin içerisinde bulunan kafeik asit başta olmak üzere bazı bileşiklerin özellikle uçuk ve grip etmeni bazı virüs türleri üzerinde etkili olduğu; kafeik asittin antitümer özellik taşıdığı ve bu nedenle akciğer kanserine karşı etkili olduğu bulunmuştur. Özellikle üst solunum yolları ve orta kulak enfeksiyonlarında, ağız yaralarında , mide gastrit ve on iki parmak bağırsağı ülserinde tedavi edici özellik gösterir. Propolis vücut fonksiyonları için gerekli bakterilere zarar vermeden enfeksiyonlara karşı, virüs öldürücü ve bakteri saldırılarını önleyici olarak insan ve hayvanlar üzerinde etkili olmaktadır.<br />
<br />
<br />
<br />
Propolisin içerdiği bioflavoidin iltihaplara karşı etkili olduğu ve vücudun güçlenmesinde önemli bir rol oynadığı Avrupa’ da yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Japonya’da yapılan klinik çalışmalar sonunda propolisin 3-12 ay süre ile sürekli alınmasının çeşitli internel kanser hücrelerini devitalize ettiği saplanmıştır. Bu nedenle propolis canlılar için büyük tehlike yaratan kanser hastalıklarının önlenmesinde önemli bir yere sahiptir.<br />
<br />
<br />
<br />
Propolisin kanserin semptomatik koşullarından olan hücre bölünmesinin kontrolünde önemli rol aldığı belirlenmiştir. Hipertansiyon, damar sertliği ve kroner kalp hastalıklarının tedavisinde 30 gün süre ile 3 kez alınan 300 mg propolisin olumlu etkiler verdiği, yapılan klinik çalışmalarla kanıtlanmıştır. Eski Sovyetler Birliği’nde verem hastalığının iyileştirilmesinde hastalara 4 aydan 10 aya kadar 3 kez propolis verilmiş, olumlu sonuçlar alınmıştır. Romanya’da ülser tedavisinde, Rusya’da ameliyat öncesi ve sonrası enfeksiyonu önlemek ve ateş yükselmesini önlemek için hastalara propolis verilmektedir. Propolis histamin ve serotonin kaynağı olarak, vücudun herhangi bir alerjiye karşı mücadelesi için gereklidir. Histamin ve serotonin doku hormonları olup, direkt hücrelerde kalır. Alerji yapan madde hücre dışında kendisini bağladığında, bu iki madde alerjik reaksiyona neden olmaktadır. Yapılması gereken, bu maddelerin sızıntısını engellemektir ve bu da propoliste bulunan biofalavoidin alınması ile gerçekleşmektedir. <br />
<br />
<br />
<br />
İnternetten Derleme- Alıntı<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/<br />
<br />
<br />
<br />
www.organikbal.com<br />
<br />
Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-48003495721999895502011-09-14T02:25:00.000-07:002011-09-14T02:26:09.682-07:00http://www.aricilikmalzemeleri.web.trBir çok arıcı kardeşimizin yakından bildiği gibi on yıldır bu sektör içindeyiz.Kimi zaman bilgilerimiz, kimi zaman tecrübelerimiz paylaştık.Zaman oldu bizzat arıcılarımızın arılığına kadar giderek olaya yerinde müdahaele ettik. Benden yardım isteyen hiç bir arıcı ağabey ve kardeşimizi geri çevirmedik.Gelen her telefona cevap verdik,yazılan her mesajı mutlaka cevapladık.Sözün özü sizlerle hep iç çeydik.Sorun ve sıkıntılarımızı dile getirir çözümler arardık.Arıcılık malzemeleri konusunda benden talep etiğiniz web sitemi hizmetinize sunmanın mutluluğunu yaşamaktayım.Siz istediniz biz yaptık.Buyurun site sizin.<br />
<br />
<br />
<a href="http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/">http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/</a><br />
<br />
<br />Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-57784538325014973902011-09-05T23:15:00.000-07:002011-09-05T23:15:57.977-07:00Bilim İnsanı Gözüyle PropolisErciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya ve Klinik Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Aysun Çetin iyilikgüzellik'in sorularını yanıtladı. <br />
<br />
<br />
<a href="http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/">http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/</a><br />
<br />
Propolisin faydaları nelerdir? <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Anti-astmatik ( astım hastalıklarında) etki, anti romatizmal (Donadieu, 1979 etki, akciğer rahatsızlıklarında, melanoma ve tümör hücreleri tedavisinde, doku yenileyici, kapiller damarları güçlendirici, anti diabetik( şeker hastalığında), fitoinhibitor (Donadieu, 1979;Bianchi, 1991) etki gibi faydaları vardır. Propolisin herhangi bir yan etkisi yoktur ancak bazı kişilerde hafif alerjik reaksiyona neden olabilir. Japonya ve Çin gibi Uzakdoğu ülkelerinde propolisin bu yüzyılda keşfedilen " en mükemmel doğal ilaç" olduğu kabul edilmiştir.<br />
<br />
<br />
<br />
Propolis ile ilgili araştırmalardan çıkan sonuç nedir?<br />
<br />
<br />
<br />
Yapılan çalışmalarda düzenli ve sürekli olarak propolis alınması durumunda sindirim, solunum ve dolaşım sistemindeki hastalık etmenlerini (patojenleri) yok ettiği, internal toksinleri vücuttan attığı saptanmıştır. Özellikle Japonya'da yapılan klinik çalışmalarda 3 ay ile 1 yıl sürekli bir şekilde alınan propolisin, çeşitli internal kanser hücrelerinin devitalize ettiği saptanmıştır.<br />
<br />
<br />
<br />
Sizin propolis ile ilgili çalışmalardan elde ettiğiniz sonuçlar neler?<br />
<br />
<br />
<br />
Biz propolisin özellikle kanser tedavisindeki etkinliğini araştırıyoruz, bulgularımız gerçekten bizi çok heyecanlandırdı, çünkü çok başarılı ve ümit verici.<br />
<br />
<a href="http://www.organikbal.com/">http://www.organikbal.com/</a> <br />
<br />
Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-12845684740455361632011-09-05T08:21:00.000-07:002011-09-05T08:21:06.824-07:00Propolis Nedir?Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya ve Klinik Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Aysun Çetin iyilikgüzellik'in sorularını yanıtladı. <br />
<br />
<br />
Bizede Bu röportajı bölüm bölüm yayınlmaya devam edeceğiz..<br />
Propolis, arılar tarafından ağaçların tomurcuk ve kabuklarından toplanan, reçineli ve mum kıvamında olan ve arıların kovan içi temizlik ile kovanın yalıtımında kullandıkları bir maddedir. Rengi ve fiziksel özellikleri kaynağına göre değişmekte ve kovanda arılar tarafından çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır. Arılar, kovana giren ve taşıyamayacakları kadar büyük olan böcekleri öldürüp bu sıvıyla kaplarlar ve onu yalıtırlar. İnsanlar da arıların ürettiği bu maddeyi sağlık için tüketmektedir.<br />
1 mg Propolis, yaklaşık olarak 20 mg Penisilin'e denk gelmektedir. <br />
<br />
<br />
<a href="http://www.organikbal.com/">http://www.organikbal.com/</a><br />
<br />
Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-7874116095558461362011-09-04T10:42:00.000-07:002011-10-21T12:55:07.502-07:00Krem BalMarketlerde raflarda gördüğümüz ama nasıl olupta üretildiği hakkında hiç fikrimizimn olmadığı krem balla nihayetinde tanıştık.Selahaddin Güney Ağabey'in(Namı diğer Ballıba) bir videosunda gördüğüm tarif üzerien hemen harekete geçtim ilk deneme harika.Bizim evde bala burun kıvıranlar, krem balı görüp tadınca her fırsatta kaşık kaşık krem bal yerlerken yakalndılar.<br />
Görüntü ve lezzet harika.Hani süzt içmeyen çocuğa yoğurt yedirirlerya...Bal yemeyene krem bal yedirmek mümkün.Bizde bu teori tuutu. Sizde de tutacağından kuşkum yok.<br />
Krem bal,avrupada en pahalı bal.Bizde ise pek bilinmiyor.Arıcılarımız müşterilerini bu harika lezzetle tanıştırmak için bir an önce işe koyulmalıdır.ben başladım darısı size...<br />
<br />
<br />
<br />
<a href="http://www.organikbal.com/">http://www.organikbal.com/</a><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWgkXoqh3X9B2oFcDOT9_8ywT9nhtRkUqO5Ydg5fbmNXDjCiodBP7IV8oYN9cBGB7hByFibs8O5kKUXG62e-oMgYPliva0h40dtDfiFUpbEaWyaWVe4I56kVEKXtYombne7vof5_GDroxP/s1600/IMG_0536.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWgkXoqh3X9B2oFcDOT9_8ywT9nhtRkUqO5Ydg5fbmNXDjCiodBP7IV8oYN9cBGB7hByFibs8O5kKUXG62e-oMgYPliva0h40dtDfiFUpbEaWyaWVe4I56kVEKXtYombne7vof5_GDroxP/s320/IMG_0536.JPG" width="320" xaa="true" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/">http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/</a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEkbaSlUCSvrw5JDilGvwUtS5mvYq1KbyMF41mM1S_nyF9I3CM76tPrLeEMO5yVvVrRKQJ0DlZ98RVIgiVhMfp1LauI7G2MPy3k2cs6t6v1gfS17FsF9LWSQm0aB3xjmeLclESE3dZ9GK-/s1600/IMG_0539.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEkbaSlUCSvrw5JDilGvwUtS5mvYq1KbyMF41mM1S_nyF9I3CM76tPrLeEMO5yVvVrRKQJ0DlZ98RVIgiVhMfp1LauI7G2MPy3k2cs6t6v1gfS17FsF9LWSQm0aB3xjmeLclESE3dZ9GK-/s320/IMG_0539.JPG" width="320" xaa="true" /></a></div>Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-11671266566537027442011-09-04T00:38:00.000-07:002011-09-04T00:38:38.001-07:00Poleni Kimler Kullanamaz?<br />
<br />
Arı ürünlerini, 1 yaşından küçük çocukların kullanmaması, uzmanlar tarafından tavsiye edilmektedir. <br />
<br />
<br />
1 yaşından sonra çocuklara her gün yarım çay kaşığı polen tanesi verilmelidir.<br />
<br />
Polen, sıcak olan hiçbir şey ile karıştırılmamalıdır. (Süt vb.)<br />
<br />
<span style="background-color: #f3f3f3;"><u><strong>Tüketim Miktarını Yavaş Yavaş Artırınız</strong></u>!</span><br />
<br />
Genel kullanım amaçları için günlük 10-15 gr kullanılması yeterlidir. Ancak direkt bu miktarlar ile başlamayınız! Önce, yarım çay kaşığı veya bir çay kaşığı miktar ile başlayıp her gün biraz artırarak bir-iki hafta içinde 10-15 gr miktara ulaşabilirsiniz. <br />
<br />
Anabolik etkiler için ise günlük kullanım miktarını 32 gr’ın üstüne çıkarmanız gerekir. Bu miktarın hedeflenmesi halinde kullanımın yine yavaş yavaş artırılmasıyla bir-bir buçuk aylık bir süreci beklemek gerekir. Kullanım dozunu 35 gr’ın üzerine ise çıkarmayınız!<br />
<br />
<br />
<a href="http://www.organikbal.com/">http://www.organikbal.com/</a> <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7O4mnfRdcfOJ8B5C4fV10gxG-PUrEySpccys1oPLCZki23ZbLvVVsCb5jDvLuf6Z_qJ7S-YDCq-r15xaYivRyMLP0gLxrGDTBynzQruFBnR8KY0xNvtH0hBh4WTPYO8qElXPv17i-KQzQ/s1600/IMG_0554.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7O4mnfRdcfOJ8B5C4fV10gxG-PUrEySpccys1oPLCZki23ZbLvVVsCb5jDvLuf6Z_qJ7S-YDCq-r15xaYivRyMLP0gLxrGDTBynzQruFBnR8KY0xNvtH0hBh4WTPYO8qElXPv17i-KQzQ/s320/IMG_0554.JPG" width="320" xaa="true" /></a></div>Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-86197859687611537722011-09-02T22:31:00.000-07:002011-10-21T12:56:08.388-07:00Polen Nasıl Muhafaza Edilmelidir?Polen, buzdolabında muhafaza edilmelidir. <br />
<br />
Derin dondurucuda taze polen 1 yıla kadar saklanabilir. <br />
<br />
Kurutulmuş polen, oda sıcaklığında bir kaç ay, buzdolabında 1 yıl, buzlukta birkaç yıl saklanabilir. <br />
<br />
Arı Polenini buzdolabınızın raf bölümünde 18 ay süreyle saklayabilirsiniz. <br />
<br />
Polen, güneş ışığı almayacak kavanozlarda, kuru ve karanlık odalarda saklanmalıdır.<br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMsjY9Cecm5RBG8eRn2nsIYL8WRvAdx_rFdBm2ua5QOdbfbt-FbaiQhuial4o36b9SzbxMhPHUcyISrsPhtDUOjH34HjDKg1haPuI8ik1AJXgk9JcKogNnTbH0x98HNMUvjq3rqk9IHUnL/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMsjY9Cecm5RBG8eRn2nsIYL8WRvAdx_rFdBm2ua5QOdbfbt-FbaiQhuial4o36b9SzbxMhPHUcyISrsPhtDUOjH34HjDKg1haPuI8ik1AJXgk9JcKogNnTbH0x98HNMUvjq3rqk9IHUnL/s1600/images.jpg" xaa="true" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<a href="http://www.organikbal.com/">http://www.organikbal.com/</a> <a href="http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/">http://www.aricilikmalzemeleri.web.tr/</a><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-55216178212750936712011-08-25T00:45:00.001-07:002011-08-25T00:45:53.912-07:00Polen Tüketimi Nasıl Olmalı?<br />
<br />
Polen tüketimi, daha önce de bahsedildiği üzere canlının gelişmesi ve büyümesi için günlük alınması gereken tüm gerekli maddeleri uygun denge içinde bulunduran yegâne doğal besindir. Bu bakımdan insan sağlığı ve beslenmesinde ve genel vücut direncinin korunmasında büyük öneme sahiptir. Polen tüketimi, sabahları aç karnına, kahvaltıdan en az yarım saat önce ya da akşam yemeğinden en az 4 saat sonra, tercihen yatmadan önce sade olarak veya ılık süt ve meyve suları içinde alınmalıdır. <br />
<br />
Günlük alınması gereken doz duruma göre, <br />
<br />
Yetişkinlerde 15-40 gr, <br />
<br />
6-12 yaş grubu çocuklarda 10-15 gr, <br />
<br />
3-5 yaş grubu çocuklarda ise 5-15 gr’dır. <br />
<br />
Yaş aralığı 2-6 olan çocuklar için ise günlük tüketim 2 gr olarak tavsiye edilmektedir.<br />
<br />
Bir yemek kaşığı kuru polen yaklaşık 10 gr’dır.<br />
<br />
Yapılacak Kürün Dozu <br />
<br />
Birinci hafta 15 gram polen, sabahları aç karnına alınmalıdır. İki ve üçüncü hafta, günde 30 gram sabah kahvaltısından 15 dakika önce yarısı ve akşam yemeğinden 15 dakika önce diğer yarısı alınmalı. Dördüncü haftada ise uygulama birinci haftada olduğu gibi tekrarlanmalıdır. Bu küre ilave olarak her sabah kahvaltısında bir dilim ekmeğe polenli bal sürülmeli ve bu yolla da 8 gram polen alınmalıdır.<br />
<br />
<a href="http://www.organikbal.com/">http://www.organikbal.com/</a>Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-61164752623964435102011-08-24T01:52:00.000-07:002011-08-24T01:52:01.599-07:00Polen Alerjik Bünyede Kullanılır Mı?Alerjik bünyesi olan hastaların, akciğer bronşlarındaki sinir uçları oksijen yetersizliğinden ve spazm yaptığından dolayı çok hassaslaşmışlardır. İlkbahar ve sonbaharda gözle görülemeyecek kadar küçük olan ve havada uçuşan “Ağaç Polenleri” bronşlara ulaştığı an; bronşlardaki sinir uçları derhal kasılarak tepki gösterip öksürük olarak kendini belli eder. <br />
<br />
<br />
Ancak arının çiçekten kovana gelmesiyle elde edilip, özel naturel kurutma sistemleriyle kurutulan “Çiçek Polenleri” üst solunum yolları enfeksiyonlarında tedavi edici bitkisel destek sağlar. Dolayısıyla Ağaç Poleni ve Çiçek Poleni karıştırıldığı için ve her ikisine de - Polen - dendiği için isim benzerliğinden dolayı bazı Alerjik bünyeler Çiçek Polenini yemekten çekinirler. Halbuki durum böyle değildir. Üst Solunum Enfeksiyonları için tam fayda veren Çiçek Poleni için bilim adamlarının oldukça kesin sonuçları olmuştur.<br />
<br />
Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-89327673488145373022011-08-23T02:31:00.000-07:002011-08-23T02:31:40.608-07:00Arı Poleninin Faydaları Görmek İstermisiniz?Aşağıda sıraladığım bilgiler, ne hayal , nede ümit tacirliğidir.Haddizatında bunu yapanları hem kınar hemde alet olanlara acırım.Bu nedenle tasvip etmediğim inanmadığım hiç bir yazıyı ve paylaşımı bloğuma eklemeye tenezzül etmem.Bir çok bilimsel çalışmalar sonucu tesbit edilmiş ve yayınlanmış makalelelerden derlenmiştir.Gerçi bu bilgiler başka yerlerde de yayınlanmaktadır.Bilimsel dayanağı olduğunua teyit ettikten sonra bende kopyalarak sizlerle paylaşıyroum. <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Taze Arı Poleninin Faydaları<br />
<br />
<br />
<br />
1. Polen kansız insanlar için faydalıdır. Alyuvar sayısını %25-30, hemoglobini %15 oranında yükseltir.<br />
<br />
2. Polen içerdiği antibiyotiklerle en inatçı bağırsak iltihaplarını iyileştirir.<br />
<br />
3. Polen vücudumuzu zinde tutar.<br />
<br />
4. Sporda yüksek performans sağlar.<br />
<br />
5. Aşırı yorgunluk ve stresten kaynaklanan cinsel isteksizliği giderir.<br />
<br />
6. Kabızlık ve bağırsaktaki tıkanmaları ortadan kaldırır.<br />
<br />
7. İnsanlardaki aşırı sinirliliği ortadan kaldırır. İnsanı rahatlatır.<br />
<br />
8. İnatçı ishalleri tedavi eder.<br />
<br />
9. Polen kabızlığı önleyerek hemoroidi iyileştirir.<br />
<br />
10. Görme üzerindeki etkisi büyüktür. Birçok olaylarda görme yeteneğini artırdığı saptanmıştır.<br />
<br />
11. Polenin saç sayısını artırdığı ve saçın dökülmesini önlediği tespit edilmiştir.<br />
<br />
12. Polen prostat hastalarında iyileştirici etki yapar.<br />
<br />
13. Polen gelişmeyi ve büyümeyi hızlandırır.<br />
<br />
14. Polen kılcal damarları etkileyerek fazla kanamaya engel olur. Kalp kasının çalışmasını güçlendirir.<br />
<br />
15. Polen hücre yenileyicidir. Kanser tedavisinde destekleyicidir.<br />
<br />
16. Yüksek tansiyon ve soğuk algınlığında etkilidir.<br />
<br />
17. Son yıllarda hayvancılıkta yarış atlarının, balıkların, iyi ötmeyen kafes kuşlarının, civciv ve tavukların aktivitesinin, verimliliğinin, hızlı gelişmesinin ve sindirim kolaylığının sağlanmasında kullanılmaktadır.<br />
<br />
18. Polen düşünme yeteneğini artırır.<br />
<br />
19. Kısa sürede kişileri enerji ve canlılığa kavuşturur.<br />
<br />
20. Deri göz kapağı iltihaplarını önler.<br />
<br />
21. Sinerjik etki ile vücut dayanıklılığını artırır ve enerji verir.<br />
<br />
22. Hastalıktan kalkanları kısa sürede eski enerji ve canlılığa kavuşturur.<br />
<br />
23. Acıktıkça polen yenilerek desteklenen diyetlerle çok rahat kilo verilebilir.<br />
<br />
24. Yemekten yarım saat önce alınan polen, alınan gıdalardan tam faydalanmayı sağlar ve kilo aldırır. <br />
<br />
<br />
<br />
www.organikbal.com<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwmvoXfOBTE6AaNkIq3LnrF2Gv9INzCd_TS-8WnS7Smh26cfDZGo6QlkoqMQcKfQnw56cz8_STkyisXuUiGwM26jjlxoILVT-Cs50lKwgySKwsF2jdsGzglF2gWGlilMxAu8qxVHzq0_-T/s1600/254967_2083379728544_1366625777_2435705_6615428_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" qaa="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwmvoXfOBTE6AaNkIq3LnrF2Gv9INzCd_TS-8WnS7Smh26cfDZGo6QlkoqMQcKfQnw56cz8_STkyisXuUiGwM26jjlxoILVT-Cs50lKwgySKwsF2jdsGzglF2gWGlilMxAu8qxVHzq0_-T/s320/254967_2083379728544_1366625777_2435705_6615428_n.jpg" width="320" /></a></div><br />
<br />
Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4088443192358397513.post-31194114648266363182011-08-22T13:16:00.000-07:002011-08-22T13:16:54.429-07:00Yaşlılık Sorunlarında Polen<span style="font-family: "Tahoma", "sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Enerji üreten, dinçlik kazandıran polen, bilhassa ileri yaşlarda çok faydalıdır. Yaşlı insanların en çok yakındığı ve özlemini duyduğu sorun, cinsel yetersizliktir. Kan yapıcı, hücre tazeleyici ve uyarıcı Polen, bu soruna da büyük ölçüde yardımcı olmaktadır. Polenin, <b><span style="font-size: small;">cinsel istek ve gücü</span></b> canlandırdığı, kullananlarca doğrulanmıştır. Polen, bir aylık kürle, on yıl gençleştiren kimyasal içerikli sihirli bir değnek değildir. Ancak devamlı ve düzenli kür kullanımı halinde; vücudu hastalıklardan korur, kurtarır, kanı güçlendirir, kaybolan cinsel yaşamı tekrar geri getirir, ömrü uzatır ve hastalıksız standardı yüksek bir cinsel yaşam sürdürür.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "Tahoma", "sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><a href="http://www.orgnikbal.com/">http://www.orgnikbal.com/</a></span><br />
Erdal ODABAŞhttp://www.blogger.com/profile/17777727500010752994noreply@blogger.com0